PAYLAŞ

Medikal Akupunktur

HOLİSTİK TEDAVİNİN BİR UNSURU OLARAK AKUPUNKTUR

Akupunktur dünyada uygulanan en eski tıp bilimlerinden birisidir.  Çin'liler ve Uygur Türkleri tarafından 5000 yıldan beri uygulandığı bilinen bu tedavi yöntemi 1970’li yıllardan sonra tüm dünyaya yayılmış ve tanınmıştır. Akupunktur Latincede  "akus; iğne, punctus; batırmak" anlamına gelmektedir. Genel olarak çelik, gümüş ve altından yapılmış iğnelerin akupunktur noktalarına batırılması ile uygulanmakta ve çok eskiden beri birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Doğuda taşların sivriltilerek derinin belirli yerlerine batırılması, birtakım hastalıkların tedavisinde kullanılmaktaydı. Bu uygulamaya “Bian” adı verilmişti. İlk çağlara ait kazılarda taştan yapılmış iğneler bulunmuştur. Daha sonra bu taşların yerini kemik ve ağaçlardan yapılan ince çubukların aldığı belirlenmiştir. Shang hanedanı (M.Ö 1000) dönemine ait kazılarda, hem akupunktur iğneleri hem de tıbbi problemlerin tartışıldığı yazıtlar bulunmuştur. Han hanedanı zamanında (M.Ö 206-M.S 220) Çin tıbbının hem teorik hem de pratik uygulamalarının temelleri belirlenmiştir. Bu dönemde Ying ve Yang, beş element, kanal teorileri ve çeşitli iğneleme yöntemleri açıklanmıştır.  Akupunktur üzerinde yapılan çok yönlü araştırmalar Çin’de 1965 tarihindeki kültür devriminden sonra başlamıştır.  

Akupunktur ile ilgili videomuzu üstteki linkten izleyebilirsiniz.

1972 yılında Amerikan başkanı Richard Nixon’ın Çin'i ziyareti sırasında kendisini izleyen Amerikalı bir gazetecinin akut apandisit sebebiyle ameliyat olmak zorunda kalması ve yapılan ameliyatın akupunktur analjezisi ile ağrısız bir şekilde uygulanmasını takiben batı dünyasının birden bire dikkatini çekmiş ve popüler hale gelmiştir. Amerikalı bilim adamları bu tarihten itibaren akupunkturla çok yakından ilgilenerek eğitim almaya başlamışlardır.

1972 yılından itibaren Dünya Sağlık Örgütü (W.H.O) ve 1991 yılından itibaren de Sağlık Bakanlığımız tarafından kabul edilip sertifikalandırılmaya başlanmıştır. 1998 yılında Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü (National Institute of Health= NIH) tarafından da birçok hastalığın tedavisinde etkin olduğu açıklanmıştır. Dünya Sağlık Örgütünün belirlediği 80’ den fazla hastalığın yanı sıra kilo kontrolü, alkol ve sigara bağımlılığı ve ağrı tedavisinde de başarıyla uygulanmaya devam etmektedir.

Günümüzde tıp biliminde çok ileri gitmiş Almanya, A.B.D, Fransa İngiltere ve Avusturya gibi pek çok ülkede, akupunktur ve diğer doğal tedavi yöntemleri başarıyla uygulanmakta, Tıp Fakülteleri bünyesinde akupunktur eğitimi verilmektedir. Ayrıca bu tedavi yönteminin uygulanması üniversiteler ve vakıflar tarafından desteklenmekte ve teşvik edilmektedir.Bunlardan, Viyana Tıp Fakültesi bünyesinde, Prof. Dr. Johannes Bischko tarafından kurulan Akupunktur Enstitüsü en çok bilinenidir. Yine bazı batı ülkelerinde sağlık sigorta şirketleri, akupunktur tedavisini sigorta kapsamı içine almıştır. Ülkemizde akupunktur tedavisinin bilimselliği ve pek çok hastalığın tedavisindeki etkinliği Sağlık Bakanlığımız tarafından 20 yılı aşkın bir süredir kabul edilmiş olup bu tedavinin yalnızca Sağlık Bakanlığı tarafından eğitim verilen ve sertifikalandırılmış olan hekimler tarafından yapılmasına onay verilmektedir. Ülkemizde de birçok Üniversite, Eğitim Araştırma Hastanesi ve özel sağlık kuruluşlarında akupunktur poliklinikleri bulunmaktadır.

Doğu tıbbının tedavi yaklaşımı bir bütün olup akupunktur tedavisi bunun yalnızca bir bölümüdür. Hastalıkların önlenmesi ve tedavisi için sağlıklı ve dengeli beslenme, egzersiz, bedensel ve ruhsal bütünlüğü sağlayan nefes-duruş-hareketle başlayan ardından zihinsel ve ruhsal bütünlüğü tamamlayan enerji temelli tedavi yöntemleri de doğu tıbbının içinde yer almaktadır. 

Geleneksel Doğu Tıbbının temelini YİN ve YANG teorisi oluşturur. YİN ve YANG teorisi dünyada yaşanan birbirine zıt ama bağımlı ve dönüşümlü aynı zamanda uyum içinde çalışan olay ve sistemleri ele alır. Nasıl gece ve gündüz dönüşümlü olarak yaşanıyorsa, her olgunun iki kutup arasında sürekli değiştiği esasına dayanır. Bir YANG unsuru olarak kabul edilen gündüz etkinliği ve hareketi , YİN unsuru olarak kabul edilen gece ise dinlenmeyi temsil eder.

İnsan organizması da birbirine zıt sistemlerin birlikte uyum içinde çalıştığı ve birbirlerini tamamladığı bir yapıdır. Doğu tıbbında vücudu ısıtan, kurutan, enerji harcatan, harekete geçiren ve hızlandıran enerji YANG; soğutan, sakinleştiren, yavaşlatan, besleyen ve tamir eden enerji ise YİN olarak kabul edilir. Organlar da işlevsel etkinliklerine göre YİN (zang organları) ve YANG (fu organları) olarak sınıflanmışlardır. Her zang ve fu organı hem YİN hem de YANG özellikleri bünyelerinde barındırır. Bu kadim bilgileri çağdaş tıbba uyarladığımızda, YİN'in parasempatik sinir sistemine ve YANG’ın sempatik sinir sistemine benzerliğini gözlemliyoruz.

Parasempatik ve sempatik sinir sistemleri, vücudun istem dışı otonom işlevlerini düzenleyen otonom sinir sistemini oluştururlar. Otonom sinir sistemi kan basıncı, vücut ısısı, vücudun su dengesi, kan şekeri, idrar miktarı gibi birçok yaşamsal öneme sahip ayarlamaları yaparken, öte yandan kalp, akciğerler, damarlar, sindirim sistemi, boşaltım sistemi gibi iç organların çalışmasını yönetir, metabolizmayı, hormonları, cinsel işlevleri kısaca tüm yaşamsal fonksiyonlarımızı düzenler. Sempatik sistemin uyarılması bazı organları uyarırken, bazı organları baskılar. Benzer şekilde parasempatik sistemin uyarılması da bazı organları uyarırken, bazı organları baskılar. Bir organ hem sempatik hem de parasempatik uyarıya yanıt verebilir. Örneğin iştah verici bir yemeğin kokusu, daha lokmayı ağza almadan, sinir sistemi tarafından değerlendirilir, parasempatik uyarı ile tükürük ve mide salgısı başlar, tam tersine sempatik uyarı ile sindirim durur veya yavaşlar. Kalp sempatik uyarı ile hızlanırken, parasempatik uyarı ile yavaşlar. Otonom reflekse diğer bir örnek de tansiyonun ayarlanmasıdır. Tansiyon yükseldiğinde, basınç damar duvarına yansır. Damar duvarında bulunan özel reseptörler tarafından algılanan bu basınç beyine iletilir. Beyin sempatik uyarıyı azaltarak kan basıncını düşürür. Çağımızın hastalığı olan stres, Sempatik Sinir Sistemine ait bir yanıttır. Sempatik ve parasempatik sistemler sürekli azalan veya çoğalan, böylece  birbirlerini dengeleyen bir etkinlik halindedirler. İç ve dış koşullara göre belli bir dengeyi sağlama görevini yerine getirirler. Bu zıtlıkların dengede olması durumuna homeostazis adı verilmektedir. Homeostazın bozulması hastalıkla sonuçlanır.

Otonom sinir sisteminin çalışması sırasında sistemler arasındaki bilgi alışverişi mediyatör ve nörotransmitter adı verilen çeşitli kimyasallar ve kortizol, adrenalin, noradrenalin v.s gibi hormonlar aracılığı ile gerçekleşir. Akupunktur otonom sinir sisteminin üzerindeki etkisini bazı mediyatörler aracılığı ile gösterir. Akupunturun yarattığı uyarı sonucu 40’a yakın mediyatör salındığı bilimsel olarak gösterilmiştir. Yapılan araştırmalarda, akupunktur noktalarının diğer bölgelere oranla daha farklı olduğu, bolca sinir yumakları ihtiva ettiği görülmüştür. Salınan mediyatörler merkezi sinir sistemini uyarır, bozulan otonom sinir sistemi dengesi düzenlenir ve dengenin devamlığı sağlanır. Başka bir ifadeyle akupunktur bir DENGE tedavisidir ve vücudun kendi iç düzenleme mekanizmalarını harekete geçirerek kendi kendini tedavi etmesine yardımcı olur. Aynı zamanda hastalıkların oluşmasına neden olan ortamı ortadan kaldırarak koruyucu hekimlik uygulamalarını da destekler.

Akupunkturun tedavi etkisi 6 grupta toplanır:

1-Analjezik etki:

Endorfin ve Enkefalinler adı verilen çok güçlü ağrı kesici özelliğe sahip mediyatörlerin salınması aracılığı ile gerçekleşir.  Ağrı eşiği yükselir. Akupunkturun analjezik etkisi hemen tedaviden sonra görülür ki bu da artrozların, baş ağrılarının, bel ve boyun ağrılarının ve buna benzer ağrılı sendromların tedavisindeki etkinliğini artırır.

2-Sedasyon etkisi:

Belirli akupunktur noktalarının iğne ile uyarılması sakinlik ve uyku hali sağlar. Bu sedatif etki bazı beyin bölgelerinin (raphe sistem, formasio retikülaris) aktivasyonundan ileri gelir. Akupunktur uygulamasından sonra beyin-omurilik sıvısında Dopamin, Serotonin, Endorfin, GABA adı verilen mediyatörlerin miktarlarında artışlar tespit edilmiştir.

3-Homeostatik etkisi:

Akupunktur uygulaması sempatik ve parasempatik sinir sistemi dengesini düzenleyerek homeostatik bir etki oluşturur. İç ve dış koşullara göre vücut sistemlerinin doğru şekilde, belli bir denge içinde çalışmasını düzenler.

4-İmmun stimulan etkisi:

Akupunktur vücut direncini artırır. Bu etkiyi kanda ki lökosit, antikor ve gama-globülinlerin değerini yükselterek yaratır. Böylece enfeksiyonlara karşı vücut direnci artar. İmmun sistem üzerinden etki gösterek kronik enflamasyonu kontrol altına alır.

5-Psikolojik düzenleyici etki:

Stres bir sempatik sinir sistemi yanıtıdır. Stres sırasında artan sempatik sinir sistemi aktivasyonunu dengeleyerek sakinleştirici ve trankilizan etki gösterir. Akupunkturun psikolojik düzenleyici etkisini hipnoz ve telkinle karıştırmamak gerekir.

6-Motor fonksiyonlarda iyileşme etkisi:

Paralizi olgularında geç safhalarda bile akupunkturla cevap alınabilir. Kas, tendon ve kemik yapısını kuvvetlendirir. Kişinin çalışma gücü artar. Sporcular daha fazla enerjiye sahip olurlar.

Akupunkturun etkilerini özetlemek gerekirse: Kişinin strese karşı dayanıklılığını arttırır. Hastalıklara karşı direnç mekanizmalarını güçlendirir. İç organlarımızın fonksiyonlarını ve hormonal sistemin çalışmasını düzenler. Sedatif etki oluşturarak hastanın kendini daha sakin ve huzurlu hissetmesini sağlar. Salgılanan mediyatörler arasında bulunan endorfin denen ve insan beyninin belli bölgelerinde salgılanan morfin benzeri ağrı kesiciler yoluyla akut ve kronik ağrılarda etkili bir tedavi yöntemidir. Kas gevşetici etkisi ile özellikle boyun, sırt ve bel kaslarında ortaya çıkan kas gerginliği ve kas tutulmalarını kronikleşmeden rahatlatır. Alerji mekanizmalarını düzenler ve alerjik reaksiyonların (alerjik burun akıntısı, burun tıkanıklığı, ürtiker vb. gibi) kısa sürede iyileşmesine katkıda bulunur. Açlık duygusunu regüle eder ve biyolojik saati dengelemede yardımcı olur.

Akupunktur öncelikle organların fonksiyonel bozukluğuyla ortaya çıkan hastalıkların tedavisinde kullanılır. Aşağıda Akupunkturun kullanıldığı hastalıklar listelenmiştir.

•obezite •aşırı zayıflık •diyabet (şeker hastalığı) •esansiyel hipertansiyon ve hipotansiyon •tiroid fonksiyon bozuklukları •başağrısı •migren •stres •panik atak •uykusuzluk •depresyon •sigara bırakma tedavisi •nöropatiler •karpal tünel sendromu •fibromiyalji •boyun ağrısı •bel ağrısı •siyatik ağrısı •omuz ağrısı •frozen shoulder (donmuş omuz) •tenis elbow (tenisci dirseği) •eklem ağrıları •gonartroz (dizde kireçlenme) •trigeminal nevralji (yüz ağrısı) •kanser ağrıları •fasiyal paralizi (yüz felci) •kronik kabızlık •ishal •irritabl bağırsak sendromu (spastik kolit) •ülseratif kolit •çölyak hastalığı •reflü özofajit •peptik ülser •romatoit artrit hastalarında ağrı ve stres tedavisi •ankilozan spondilit hastalarında ağrı ve stres tedavisi •nedensiz kaşıntı •kronik ürtiker •alerjik rinit (alerjik nezle) •alerjik astım •sinüzit •herpes zoster (zona) •adet düzensizliği •adet sancısı •polikistik over sendromu •cinsel soğukluk •impotans •tüp bebek tedavisine destek •hamilelik bulantı kusmaları •emziren annelerde süt artışı •gece işemesi •sınav, uçak vb. korku tedavisi •hıçkırık •kemoterapiye bağlı bulantı-kusmalar

Aslında bizim hastalık dediğimiz yukarıda tek tek isimlerini yazdığım durumlar vücudun uyumunun ve iç dengesinin (homeostazis) içten ve dıştan gelen sebeplerden dolayı bozulması ile ortaya çıkmaktadır. Bu sebeplerin pek çoğu engellenebilir ve düzeltilebilir. 

Kliniğimizde hastalarımızı holistik tıp yaklaşımı ile değerlendirirken vücudun dengesini bozan iç ve dış faktörleri tespit edip ortadan kaldırmak kadar bozulan dengenin yeniden kurulması da önceliklerimiz arasındadır. Akupunktur tedavisinin yukarıda anlattığım etki mekanizmaları düşünüldüğünde vücudun kendi iç tedavi mekanizmalarını harekete geçiren ve yan etkisi olmayan aynı zamanda oldukça etkili bir tedavi yöntemi olduğu açıktır. Bu amaç doğrultusunda modern tıp biliminin koruyucu ve tedavi edici yaklaşımının yanı sıra Dünya Sağlık Örgütünün  (W.H.O) onayladığı tıbbi bilgiler ve klinik araştırmalar ilke edinilmek kaydıyla Doğu Tıbbının geleneksel yöntemi olan akupunktur tedavisinden de sıklıkla yararlanılmaktadır.

 

18.Ağustos.2015

  • Akupunktur nedir, ne işe yarar?

    Akupunktur, vücuttaki tanımlı noktalara iğne batırılarak uygulanan bilimsel bir tedavi yöntemidir. Öncelikle organların fonksiyonel bozukluğuyla ortaya çıkan hastalıkların tedavisinde kullanılır. Akupunktur kişinin strese karşı dayanıklılığını arttırır. Hastalıklara karşı direnç mekanizmalarını güçlendirir. İç organlarımızın fonksiyonlarını ve hormonal sistemin çalışmasını düzenler. Sedatif etki oluşturarak hastanın kendini daha sakin ve huzurlu hissetmesini sağlar. Endorfin denen ve insan beyninin belli bölgelerinde salgılanan morfin benzeri ağrı kesicilerin salgılanmasını sağlar. Bu etkisi nedeni ile akut ve kronik ağrılarda etkili bir tedavi yöntemidir. Kas gevşetici etkisi ile özellikle boyun, sırt ve bel kaslarında ortaya çıkan kas gerginliği ve kas tutulmalarını kronikleşmeden rahatlatır. Alerji mekanizmalarını düzenler ve alerjik reaksiyonların (alerjik burun akıntısı, burun tıkanıklığı, ürtiker vb. gibi) kısa sürede iyileşmesine katkıda bulunur. Açlık duygusunu regüle eder ve biyolojik saati dengelemede yardımcı olur. Bu etkisinden obezite (zayıflama) tedavisinde faydalanılır. Yoksunluk (abstinans) sendromunu tedavi ederek hastaların sigara, alkol, ilaç, yeme bağımlılığından kurtulmalarını sağlar.

  • Akupunktur nasıl tedavi eder?

    Akupunktur binlerce yıllık geçmişe dayanan geleneksel bir tedavi yöntemidir. Çin’de başlayıp sınırlarını aşarak Asya kıtasında, Kore’de, Japonya’da yaygınlaşmış daha sonra da batı dünyasının ilgisini çekmiştir. İnsan organizması  birbirine zıt sistemlerin birlikte uyum içinde çalıştığı ve birbirlerini tamamladığı bir yapıdır. Bu zıtlıkların dengede olması durumunda sağlık durumunu devam ettirebilir. Buna homeostaz adı verilmektedir. Homeostazın bozulması hastalıkla sonuçlanır. Homeostazın devamlılığı otonom sinir sistemi tarafından temin edilir. Bu sayede, uykudayken bile kalp, böbrek, beyin gibi organlar çalışmasına devam eder. Sistemin mükemmel çalışmasından mediyatör adı verilen vücudumuzdaki çeşitli kimyasallar ve hormonlar sorumludur. Akupunktur otonom sinir sisteminin bozulan dengesinin yeniden sağlanması için çok etkili bir tedavi yöntemidir ve bu etkiyi mediyatör salgılanmasını sağlayarak gösterir.  Akupunktur tedavisi, bozulan dengeyi düzenlemeye ve düzene sokulan dengenin de korunarak devamlılığının sağlanmasına yardımcı olur. Başka bir ifadeyle akupunktur, organizmanın kendi kendisini tedavi etmesini sağlayan ve yan etkisi olmayan bir tedavi metodudur. Akupunktur, bugün bütün dünyada ilgi çekmekte ve hastalar tarafından artan bir şekilde talep görmektedir. Akupunktur tedavisinin etkili olmasındaki en önemli unsur, iğnenin kendisi değil, yeri ve özelliği belli olan vücut yüzeyindeki giriş noktalarıdır. Akupunktur, hastalığa göre seçilecek akupunktur noktalarına belli bir sisteme uyarak iğne batırma prensibine dayanan bir tedavi yöntemidir.. Eğer bu noktalar doğru bir şekilde uyarılmaz ise rastgele iğne batırmanın bir etkisi olmaz. Yapılan araştırmalarda, akupunktur noktalarının diğer bölgelere oranla daha farklı olduğu bolca sinir yumakları ihtiva ettiği görülmüştür.

  • Akupunkturu kimler uygular?

    Akupunktur; 1991 yılında Sağlik Bakanlığı’nca Resmi Gazete’de yayınlanan Akupunktur Yönetmeliği ile uygulama alanı ve uygulama kuralları belirlenen bilimsel bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde hekimlere akupunktur eğitimi Sağlık Bakanlığının talebi ve denetiminde çeşitli tıp fakültelerinde verilmektedir. 480 saat süren kursların sonunda başarılı olanlar “Akupunktur Uygulama Sertifikası” almaya hak kazanırlar. Ülkemizde bu tedavi yöntemini yalnızca eğitim görüp sertifika almış olan hekimler uygulayabilmektedir.

  • Akupunktur güvenli bir tedavi metodu mudur, yan etkisi var mıdır?

    Eğitim almış bir doktor tarafından uygulandığı takdirde akupunktur tedavisi son derece güvenlidir. Tedaviye alınan hastaların pek çoğu seans sırasında deşarj olan mediyatörlerin verdiği rahatlama sonucunda sakinleşerek uyku durumuna geçer. Bu beklenen ve istenen bir durumdur. Bazı hastalarda tansiyon düşüklüğü meydana gelebilir. Bu da akupunkturun sakinleştirici etkisinden kaynaklanmaktadır. İğne batırılan yerlerde nadiren kabuklanma olabilmektedir.

  • Akupunktur iğnesi acı verir mi, ciltte ne gibi değişikliklere sebep olur?

    Birçok kişinin merak ettiği ve endişelendiği bir durumdur, ama akupunktur neredeyse ağrısız bir tedavi yöntemidir. İğneler son derece incedir ve genellikle hastaların çoğu, onca endişeye rağmen iğneleri çok az hissettikleri için şaşırırlar. İğne batırılırken hafif bir elektriklenme algılanabilir, buna akupunktur terminolojisinde “de Qi” adı verilir. Bu hissin algılanması nokta seçiminin isabetli olduğunu gösterir. İğne batırıldıktan sonra iğne etrafında hafif bir kızarıklık ve ısınma olması normaldir ve arzu edilen bir durumdur. Ciltteki bu değişikliklere iğnenin batırılması sonrasında ortaya çıkan bir takım vücut kimyasalları sebep olur ve tedavinin etkin olacağının bir işareti olarak da kabul edilir. Bu değişiklikler iğne çıkarılınca ortadan kaybolur.

  • Kalıcı iğne ve küpe nedir?

    Kulak akupunkturu da akupunktur tedavisinin bir uygulama şeklidir. Bu yöntem uygulandığında kulaktaki belli noktalara milimetrik boyutlarda küpe iğneler takılabilir. Takılan iğneler kulakta 1 hafta-10 gün süre ile bırakılabilir. Kulak akupunkturu dışında vücut akupunkturunda da kalıcı iğneler kullanılabilmektedir. Buna hastanın durumuna göre hekim karar verir. Kalıcı iğneler banyo yapmak da dahil olmak üzere hastanın gündelik yaşantısına engel teşkil etmez.

  • Akupunktur tedavisi hangi tür hastalıklarda kullanılır?

    Akupunktur özellikle ağrılı durumlar olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Aşağıda bu hastalıklar listelenmiştir.

    •obezite •aşırı zayıflık •diyabet (şeker hastalığı) •esansiyel hipertansiyon ve hipotansiyon •tiroid fonksiyon bozuklukları •başağrısı •migren •stres •panik atak •uykusuzluk •depresyon •sigara bırakma tedavisi •nöropatiler •karpal tünel sendromu •fibromiyalji •boyun ağrısı •bel ağrısı •siyatik ağrısı •omuz ağrısı •frozen shoulder (donmuş omuz) •tenis elbow (tenisci dirseği) •eklem ağrıları •gonartroz (dizde kireçlenme) •trigeminal nevralji (yüz ağrısı) •kanser ağrıları •fasiyal paralizi (yüz felci) •kronik kabızlık •ishal •irritabl bağırsak sendromu (spastik kolit) •ülseratif kolit •çölyak hastalığı •reflü özofajit •peptik ülser •romatoit artrit hastalarında ağrı ve stres tedavisi •ankilozan spondilit hastalarında ağrı ve stres tedavisi •nedensiz kaşıntı •kronik ürtiker •alerjik rinit (alerjik nezle) •alerjik astım •sinüzit •herpes zoster (zona) •adet düzensizliği •adet sancısı •polikistik over sendromu •cinsel soğukluk •impotans •tüp bebek tedavisine destek •hamilelik bulantı kusmaları •emziren annelerde süt artışı •gece işemesi •sınav, uçak vb. korku tedavisi •hıçkırık•kemoterapiye bağlı bulantı-kusmalar

  • Seans ve kür ne demektir?

    Bir seferlik akupunktur tedavisine bir seans denir. Bir seans genellikle 20-30 dakika sürelidir. Bazı durumlarda seans 1 saate kadar da uzatılabilir. 8-10 seans devam eden akupunktur tedavisine de bir kür denir. Seanslar arasındaki süre hastanın özelliklerine göre hekim tarafından belirlenir. Genelikle tedaviye ilk başlandığında kuvvetli bir cevap alabilmek için iki seans arasındaki süre daha kısa tutulurken, tedavinin ilerlemesiyle birlikte seanslar arasındaki süreler uzatılmaya başlanır. Haftada iki veya üç kez yapılan uzun süreli tedavilerde bir kür 15-16 seansa kadar uzatılabilir. Bir kür bittikten sonra ikinci küre başlamadan evvel tedaviye birkaç hafta ara verilmelidir.

  • Akupunktur tedavisi herkeste ve her hastalıkta başarılı olur mu?

    Doğru tanı koyulup, doğru seçilmiş bir hastaya doğru bir tedavi yaklaşımında bulunulması durumunda akupunkturun başarı oranı çok yüksektir. Ancak her hekimin her hastalığa doğru tanı koyabilmesi mümkün olmayabilir. Zira bu beceri uzmanlık eğitimi ve tecrübeyle kazanılan bir bilgi birikimini gerektirir. Akupunktur eğitimi almış olsa dahi bir hekimin kendi branşı dışındaki hastalıkları akupunkturla başarılı bir şekilde tedavi edilebilmesi her zaman mümkün olamayabilir. Öncelikle yapılması gereken, doğru bir tanı koymak, sonrasında da doğru bir tedavi yolu izlemektir. Dolayısı ile başvurulan hekimin geniş yelpazedeki birçok hastalığa tanı koyabilecek bir uzmanlığının olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Akupunktur tedavisi hastaya hemen iğne batırılmaya başlanması şeklinde algılanmamalıdır. Önce hastanın şikayetlerinin fonksiyonel bir bozukluk olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Bu durumun belirlenebilmesi için tedaviye başlanmadan önce hastanın detaylı bir muayenesinin yapılması, gerekli laboratuvar ve radyolojik tetkiklerinin yaptırılması ve bunların değerlendirilmesi, eğer bozuksa bağırsak florasının düzenlenmesi, vücuttaki eksikliklerin tamamlanması, beslenme ve yaşam şartlarının düzenlenmesine yönelik eğitimin verilmesi gerekmektedir. Bu düzenlemeler yapılmadan uygulanacak olan akupunktur tedavisinin başarı şansı azalacaktır. Çünkü akupunktur tedavisi vücudun iç dengesini (homeostazis) sağlama ve sürdürme tedavisidir. Hastalıklara bütüncül (holistik) bakmayı gerektirir. Vücudun iç dengesini bozan bütün unsurlar saptanıp düzeltilmediği sürece yalnızca iğneleme ile sonuca ulaşmak hayalcilik olacaktır. Binlerce yıl önce de Çin’deki tedavi uygulamaları bu şekilde yapılmış ve tedavi bir bütün olarak değerlendirilmiştir. Yaşam şartları ve beslenmenin düzenlenmesi, şifalı bitkilerden yararlanma, o günün şartlarında geçerli olan egzersiz türleri ve gevşeme teknikleri bir bütün olarak ele alınmış ve hastalar bu felsefe doğrultusunda tedavi edilmiştir. Daha önce akupunktur tedavisi yaptırıp da netice alamamış olan hastaların, akupunkturun etkinliğini sorgulamadan önce hekimin o hastalık ve tedavisi konusundaki yetkinliğini sorgulaması gerektiğini vurgulamak isterim.

  • Tedaviye inanmayan bir kişiye akupunktur tedavisi etkili olur mu?

    Tabii ki etkili olur. Akupunkturun iyileştirici etkisi kişinin bu tedaviye inanmaması ile azalmaz ve ortadan kalkmaz. Hasta tedaviden sonuç almaya başladıktan sonra bu düşünce ve ön yargı zaten ortadan kalkacaktır.

  • Akupunktur tedavisi ne kadar sürer, hangi sıklıkta uygulanır?

    Bir seans 20 dakikadan az olmamak üzere hastanın durumuna göre bazı durumlarda 40-60 dakikaya kadar uzatılabilir. Seans sıklığı, hastanın ve hastalığın durumuna göre hekim tarafından belirlenir. Uygulama her gün olabileceği gibi, gün aşırı veya haftalık ve aylık uygulamalar şeklinde de yapılabilir. Bazı durumlarda ise, her sene belli dönemlerde birkaç seans uygulamak gerekebilir. Örneğin alerjik astım, alerjik rinit, polene karşı alerji gibi durumlarda, çiçekler açıp, polenler oluşmadan, şubat sonu ve mart aylarında akupunktur tedavisini yaptırmak başarı şansını artırır.

  • Akupunktur iğneleri kişiye özel mi?

    Kliniğimizde kullanılan akupunktur iğneleri steril kapalı ambalajlarından çıkarılıp bir kez kullanıldıktan sonra imha edilmektedir. Tüm hastalarımıza her seansa geldiğinde yeni steril iğneler açılmaktadır.

  • Akupunktur iğneleri ne tür maddelerden yapılmaktadır?

    Çelik,altın,gümüş,titanyumdan yapılan iğneler geçici ve kalıcı iğneler olmak üzere farklı amaçlara göre imal edilirler. Bu iğnelerin hangi türünün kullanılacağına hastanın ve hastalığın durumuna göre hekim karar verir. Kulak ve vücut akupunkturu için kullandığımız iğneler de farklıdır. Kozmetik akupunktur için imal edilmiş farklı iğneler de bulunmaktadır.

  • Akupunkturun etkisi psikolojik mi?

    Hayır. Akupunkturun etki mekanizması laboratuvar ortamında gösterilmiştir. Ayrıca küçük çocuklarda ve hayvanlarda yapılan akupunktur uygulamalarından da başarılı sonuçlar alınmıştır; ki bu hasta gruplarında bir plasebo etkinliğinin olması beklenmez.

  • Akupunktur uygulaması insanları nasıl zayıflatır?

    Akupunktur zayıflatmaz, bozulan yeme dürtüsünü yeniden dengeler ve düzenler. Akupunktur uygulaması sonrasında bedenimizde açığa çıkan mediyatör adı verilen bir takım kimyasallar beynimizin hipotalamus adlı bölgesinde bulunan iştah merkezini dengeleyerek açlık dürtüsünü düzenler. Böylece açlık duygusunu ve mide kazınmasını engeller. Eğer akupunktur desteği de alınarak uygun bir beslenme ve egzersiz planı yapılırsa sağlıklı kilo vermek mümkün olur. Biz kliniğimizde zayıflatmak için kişileri yarı aç bırakan sağlıksız ve tek yönlü diyet reçetelerini uygulamayı kesinlikle reddediyoruz. Kilo kontrolü programına alınan hastalarımızı önce genel bir dahiliye muayenesinden geçiriyoruz. Sonra hastanın bulgularına göre gerekli olan tetkikleri yapıyoruz. Hekim tarafından ”vacutainer” ile ağrısız bir şekilde alınan kan numunesi anlaşmalı laboratuarımızda geniş ve kapsamlı bir check-up’tan geçirilir. Elde edilen sonuçlara göre hastamızın metabolizmasının sağlıklı çalışmasını engelleyen eksiklikleri düzeltiyoruz. Kliniğimizdeki Bio Empedans Analiz cihazı (BEA) ile vücut konfigürasyonunu analiz edip, metabolizma hızını, vücut yağ ve kas oranını belirliyoruz. Eğer bağırsak florası bozuksa bunun düzeltilmesine büyük önem veriyoruz. Hastamızı kendisine uygun sağlıklı beslenme programı ile ilgili eğitime alıp, beslenme yanlışlarını ve doğru beslenme ilkelerini öğretiyoruz. Kesinlikle yeme miktarı ile ilgili kısıtlama yapmadan doğru gıdalardan dilediği kadar yemesi konusunda serbest bırakıyoruz. Yaşına, cinsiyetine ve bedeninin yapısına uygun egzersiz yöntemlerini belirleyerek kendisine uygun egzersiz planını hazırlıyoruz. Eğer arzu edilirse bizim kontrolümüzde çalışan ekibimizden bir spor eğitmeni ile birlikte çalışması konusunda hastalarımıza özel hizmet de veriyoruz. Belli aralıklarla yaptığımız, vücut analizi ile verilen kiloların yağdan gittiğini ve kas kaybedilmediğini, yani zayıflamanın sağlıklı olduğunu objektif ve somut olarak teyid edip hastalarımıza bunu belgeliyoruz. Akupunkturun sinir sisteminin üzerinde sakinleştirici bir etkisi de olduğu için hastalarımız zayıflama programı sırasında strese girmez ve sinirli olmaz. Bilinçsizce diyet yapan birçok insanın yaşadığı halsizlik ve baş ağrısı gibi şikayetler bizim programımızı uygulayanlarda çok az görülür. Akupunktur bağırsakları çalıştırdığı için hasta beslenme değişikliğinden dolayı kabızlık çekmez, Bu kombine yaklaşım tarzıyla hastalarımız zorlanmadan ve pes etmeden, sağlıklı bir şekilde istediği kiloya ulaşır.

  • Akupunkturun tedavi edici etkisi nasıl ortaya çıkar?

    Akupunkturun tedavi etkisi 6 grupta toplanır:

    - Analjezik etki

    - Sedasyon etkisi

    - Homeostatik etkisi

    - İmmun stimulan etkisi (Bağışıklık sistemi güçlendiren etki)

    - Psikolojik düzenleyici etkisi

    - Motor fonksiyonlarda iyileşme etkisi

    Analjezik etki: Ağrı eşiğinin yükselmesi ile olur. Ayrıca Endorfin ve Enkefalinler salgılanarak elde edilir.(Endorfin ve Enkefalinler çok güçlü ağrı kesici özelliğe sahip kimyasal maddelerdir). Akupunkturun analjezik etkisi hemen tedaviden sonra görülür ki bu da artrozların, baş ağrılarının, bel ve boyun ağrılarının ve buna benzer ağrılı sendromların tedavisinde etkılidir. 

    Sedasyon etkisi: Bazı akupunktur noktalarının stimulasyonu sakinlik ve uyku hali sağlar. Bu sedatif etki bazı beyin bölgelerinin (raphe sistem, formasio retikülaris) aktivasyonundan ileri gelir. Akupunktur uygulamasından sonra beyin-omurilik sıvısında Dopamin, Serotonin, Endorfin, GABA miktarlarında artışlar tespit edilmiştir.

    Homeostatik etkisi: Akupunktur uygulaması sempatik ve parasempatik sinir sistemini dengeye sokarak homeostatik bir etki sağlar. Otonom sinir sistemini etkileyerek dolaşımı düzenler ve vücut salgılarını dengeler. Akupunktur seansı sonrası nabız sayısının ve kan basıncının düştüğünü pek çok hastamızda gözlemlemekteyiz.

    İmmun stimulan etkisi: Akupunktur vücut direncini artırır. Kanda ki lökosit, antikor ve gama-globülinlerin değerini artırarak bu etkiyi yaratır ve böylece enfeksiyona karşı vücut direncini artırır.

    Psikolojik düzenleyici etki: Sakinleştirici ve trankilizan etkisi vardır. Akupunkturun psikolojik düzenleyici etkisini hipnoz ve telkinle karıştırmamak lazım.

    Motor fonksiyonlarda iyileşme etkisi: Paralizi olgularında geç safhalarda bile akupunkturla cevap alınabilir. Kas, tendon ve kemik yapısını kuvvetlendirir. Şahsın çalışma gücü artar. Sporcular daha fazla enerjiye sahip olurlar.

Test

Form Gönderimi

Tamam

Bizi takip edin
Yeni yazılarımızdan haberdar olmak için , e-posta adresinizi
yazarak web sitemize ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
İLETİŞİM
  • Tunus Caddesi Tokgözoğlu Apt. 63/2 Kavaklıdere / ANKARA
  • +90 (312) 426 11 81
    +90 530 305 14 22
  • balimklinik@yahoo.com
Web sitemizdeki yazılar bilgilendirmek amacıyla hazırlanmıştır. Tedavi yerine geçmez. İnternetteki bilgilere dayanılarak yapılan bilinçsiz uygulamalar ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Lütfen tedavinizin yönetilmesi için bir hekime başvurunuz.
Web Tasarım Teknobay.

KVKK'na uygun olarak kullanıcı deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanıyoruz. Sitemizi ziyaret etmekle çerez ve gizlilik politikamızı kabul etmiş sayılırsınız. Daha fazla bilgi edinmek için Gizlilik ve Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.

KABUL ET DAHA FAZLA BİLGİ