HOLİSTİK TEDAVİNİN BİR UNSURU OLARAK AKUPUNKTUR
Akupunktur dünyada uygulanan en eski tıp bilimlerinden birisidir. Çin'liler ve Uygur Türkleri tarafından 5000 yıldan beri uygulandığı bilinen bu tedavi yöntemi 1970’li yıllardan sonra tüm dünyaya yayılmış ve tanınmıştır. Akupunktur Latincede "akus; iğne, punctus; batırmak" anlamına gelmektedir. Genel olarak çelik, gümüş ve altından yapılmış iğnelerin akupunktur noktalarına batırılması ile uygulanmakta ve çok eskiden beri birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Doğuda taşların sivriltilerek derinin belirli yerlerine batırılması, birtakım hastalıkların tedavisinde kullanılmaktaydı. Bu uygulamaya “Bian” adı verilmişti. İlk çağlara ait kazılarda taştan yapılmış iğneler bulunmuştur. Daha sonra bu taşların yerini kemik ve ağaçlardan yapılan ince çubukların aldığı belirlenmiştir. Shang hanedanı (M.Ö 1000) dönemine ait kazılarda, hem akupunktur iğneleri hem de tıbbi problemlerin tartışıldığı yazıtlar bulunmuştur. Han hanedanı zamanında (M.Ö 206-M.S 220) Çin tıbbının hem teorik hem de pratik uygulamalarının temelleri belirlenmiştir. Bu dönemde Ying ve Yang, beş element, kanal teorileri ve çeşitli iğneleme yöntemleri açıklanmıştır. Akupunktur üzerinde yapılan çok yönlü araştırmalar Çin’de 1965 tarihindeki kültür devriminden sonra başlamıştır.
Akupunktur ile ilgili videomuzu üstteki linkten izleyebilirsiniz.
1972 yılında Amerikan başkanı Richard Nixon’ın Çin'i ziyareti sırasında kendisini izleyen Amerikalı bir gazetecinin akut apandisit sebebiyle ameliyat olmak zorunda kalması ve yapılan ameliyatın akupunktur analjezisi ile ağrısız bir şekilde uygulanmasını takiben batı dünyasının birden bire dikkatini çekmiş ve popüler hale gelmiştir. Amerikalı bilim adamları bu tarihten itibaren akupunkturla çok yakından ilgilenerek eğitim almaya başlamışlardır.
1972 yılından itibaren Dünya Sağlık Örgütü (W.H.O) ve 1991 yılından itibaren de Sağlık Bakanlığımız tarafından kabul edilip sertifikalandırılmaya başlanmıştır. 1998 yılında Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü (National Institute of Health= NIH) tarafından da birçok hastalığın tedavisinde etkin olduğu açıklanmıştır. Dünya Sağlık Örgütünün belirlediği 80’ den fazla hastalığın yanı sıra kilo kontrolü, alkol ve sigara bağımlılığı ve ağrı tedavisinde de başarıyla uygulanmaya devam etmektedir.
Günümüzde tıp biliminde çok ileri gitmiş Almanya, A.B.D, Fransa İngiltere ve Avusturya gibi pek çok ülkede, akupunktur ve diğer doğal tedavi yöntemleri başarıyla uygulanmakta, Tıp Fakülteleri bünyesinde akupunktur eğitimi verilmektedir. Ayrıca bu tedavi yönteminin uygulanması üniversiteler ve vakıflar tarafından desteklenmekte ve teşvik edilmektedir.Bunlardan, Viyana Tıp Fakültesi bünyesinde, Prof. Dr. Johannes Bischko tarafından kurulan Akupunktur Enstitüsü en çok bilinenidir. Yine bazı batı ülkelerinde sağlık sigorta şirketleri, akupunktur tedavisini sigorta kapsamı içine almıştır. Ülkemizde akupunktur tedavisinin bilimselliği ve pek çok hastalığın tedavisindeki etkinliği Sağlık Bakanlığımız tarafından 20 yılı aşkın bir süredir kabul edilmiş olup bu tedavinin yalnızca Sağlık Bakanlığı tarafından eğitim verilen ve sertifikalandırılmış olan hekimler tarafından yapılmasına onay verilmektedir. Ülkemizde de birçok Üniversite, Eğitim Araştırma Hastanesi ve özel sağlık kuruluşlarında akupunktur poliklinikleri bulunmaktadır.
Doğu tıbbının tedavi yaklaşımı bir bütün olup akupunktur tedavisi bunun yalnızca bir bölümüdür. Hastalıkların önlenmesi ve tedavisi için sağlıklı ve dengeli beslenme, egzersiz, bedensel ve ruhsal bütünlüğü sağlayan nefes-duruş-hareketle başlayan ardından zihinsel ve ruhsal bütünlüğü tamamlayan enerji temelli tedavi yöntemleri de doğu tıbbının içinde yer almaktadır.
Geleneksel Doğu Tıbbının temelini YİN ve YANG teorisi oluşturur. YİN ve YANG teorisi dünyada yaşanan birbirine zıt ama bağımlı ve dönüşümlü aynı zamanda uyum içinde çalışan olay ve sistemleri ele alır. Nasıl gece ve gündüz dönüşümlü olarak yaşanıyorsa, her olgunun iki kutup arasında sürekli değiştiği esasına dayanır. Bir YANG unsuru olarak kabul edilen gündüz etkinliği ve hareketi , YİN unsuru olarak kabul edilen gece ise dinlenmeyi temsil eder.
İnsan organizması da birbirine zıt sistemlerin birlikte uyum içinde çalıştığı ve birbirlerini tamamladığı bir yapıdır. Doğu tıbbında vücudu ısıtan, kurutan, enerji harcatan, harekete geçiren ve hızlandıran enerji YANG; soğutan, sakinleştiren, yavaşlatan, besleyen ve tamir eden enerji ise YİN olarak kabul edilir. Organlar da işlevsel etkinliklerine göre YİN (zang organları) ve YANG (fu organları) olarak sınıflanmışlardır. Her zang ve fu organı hem YİN hem de YANG özellikleri bünyelerinde barındırır. Bu kadim bilgileri çağdaş tıbba uyarladığımızda, YİN'in parasempatik sinir sistemine ve YANG’ın sempatik sinir sistemine benzerliğini gözlemliyoruz.
Parasempatik ve sempatik sinir sistemleri, vücudun istem dışı otonom işlevlerini düzenleyen otonom sinir sistemini oluştururlar. Otonom sinir sistemi kan basıncı, vücut ısısı, vücudun su dengesi, kan şekeri, idrar miktarı gibi birçok yaşamsal öneme sahip ayarlamaları yaparken, öte yandan kalp, akciğerler, damarlar, sindirim sistemi, boşaltım sistemi gibi iç organların çalışmasını yönetir, metabolizmayı, hormonları, cinsel işlevleri kısaca tüm yaşamsal fonksiyonlarımızı düzenler. Sempatik sistemin uyarılması bazı organları uyarırken, bazı organları baskılar. Benzer şekilde parasempatik sistemin uyarılması da bazı organları uyarırken, bazı organları baskılar. Bir organ hem sempatik hem de parasempatik uyarıya yanıt verebilir. Örneğin iştah verici bir yemeğin kokusu, daha lokmayı ağza almadan, sinir sistemi tarafından değerlendirilir, parasempatik uyarı ile tükürük ve mide salgısı başlar, tam tersine sempatik uyarı ile sindirim durur veya yavaşlar. Kalp sempatik uyarı ile hızlanırken, parasempatik uyarı ile yavaşlar. Otonom reflekse diğer bir örnek de tansiyonun ayarlanmasıdır. Tansiyon yükseldiğinde, basınç damar duvarına yansır. Damar duvarında bulunan özel reseptörler tarafından algılanan bu basınç beyine iletilir. Beyin sempatik uyarıyı azaltarak kan basıncını düşürür. Çağımızın hastalığı olan stres, Sempatik Sinir Sistemine ait bir yanıttır. Sempatik ve parasempatik sistemler sürekli azalan veya çoğalan, böylece birbirlerini dengeleyen bir etkinlik halindedirler. İç ve dış koşullara göre belli bir dengeyi sağlama görevini yerine getirirler. Bu zıtlıkların dengede olması durumuna homeostazis adı verilmektedir. Homeostazın bozulması hastalıkla sonuçlanır.
Otonom sinir sisteminin çalışması sırasında sistemler arasındaki bilgi alışverişi mediyatör ve nörotransmitter adı verilen çeşitli kimyasallar ve kortizol, adrenalin, noradrenalin v.s gibi hormonlar aracılığı ile gerçekleşir. Akupunktur otonom sinir sisteminin üzerindeki etkisini bazı mediyatörler aracılığı ile gösterir. Akupunturun yarattığı uyarı sonucu 40’a yakın mediyatör salındığı bilimsel olarak gösterilmiştir. Yapılan araştırmalarda, akupunktur noktalarının diğer bölgelere oranla daha farklı olduğu, bolca sinir yumakları ihtiva ettiği görülmüştür. Salınan mediyatörler merkezi sinir sistemini uyarır, bozulan otonom sinir sistemi dengesi düzenlenir ve dengenin devamlığı sağlanır. Başka bir ifadeyle akupunktur bir DENGE tedavisidir ve vücudun kendi iç düzenleme mekanizmalarını harekete geçirerek kendi kendini tedavi etmesine yardımcı olur. Aynı zamanda hastalıkların oluşmasına neden olan ortamı ortadan kaldırarak koruyucu hekimlik uygulamalarını da destekler.
Akupunkturun tedavi etkisi 6 grupta toplanır:
1-Analjezik etki:
Endorfin ve Enkefalinler adı verilen çok güçlü ağrı kesici özelliğe sahip mediyatörlerin salınması aracılığı ile gerçekleşir. Ağrı eşiği yükselir. Akupunkturun analjezik etkisi hemen tedaviden sonra görülür ki bu da artrozların, baş ağrılarının, bel ve boyun ağrılarının ve buna benzer ağrılı sendromların tedavisindeki etkinliğini artırır.
2-Sedasyon etkisi:
Belirli akupunktur noktalarının iğne ile uyarılması sakinlik ve uyku hali sağlar. Bu sedatif etki bazı beyin bölgelerinin (raphe sistem, formasio retikülaris) aktivasyonundan ileri gelir. Akupunktur uygulamasından sonra beyin-omurilik sıvısında Dopamin, Serotonin, Endorfin, GABA adı verilen mediyatörlerin miktarlarında artışlar tespit edilmiştir.
3-Homeostatik etkisi:
Akupunktur uygulaması sempatik ve parasempatik sinir sistemi dengesini düzenleyerek homeostatik bir etki oluşturur. İç ve dış koşullara göre vücut sistemlerinin doğru şekilde, belli bir denge içinde çalışmasını düzenler.
4-İmmun stimulan etkisi:
Akupunktur vücut direncini artırır. Bu etkiyi kanda ki lökosit, antikor ve gama-globülinlerin değerini yükselterek yaratır. Böylece enfeksiyonlara karşı vücut direnci artar. İmmun sistem üzerinden etki gösterek kronik enflamasyonu kontrol altına alır.
5-Psikolojik düzenleyici etki:
Stres bir sempatik sinir sistemi yanıtıdır. Stres sırasında artan sempatik sinir sistemi aktivasyonunu dengeleyerek sakinleştirici ve trankilizan etki gösterir. Akupunkturun psikolojik düzenleyici etkisini hipnoz ve telkinle karıştırmamak gerekir.
6-Motor fonksiyonlarda iyileşme etkisi:
Paralizi olgularında geç safhalarda bile akupunkturla cevap alınabilir. Kas, tendon ve kemik yapısını kuvvetlendirir. Kişinin çalışma gücü artar. Sporcular daha fazla enerjiye sahip olurlar.
Akupunkturun etkilerini özetlemek gerekirse: Kişinin strese karşı dayanıklılığını arttırır. Hastalıklara karşı direnç mekanizmalarını güçlendirir. İç organlarımızın fonksiyonlarını ve hormonal sistemin çalışmasını düzenler. Sedatif etki oluşturarak hastanın kendini daha sakin ve huzurlu hissetmesini sağlar. Salgılanan mediyatörler arasında bulunan endorfin denen ve insan beyninin belli bölgelerinde salgılanan morfin benzeri ağrı kesiciler yoluyla akut ve kronik ağrılarda etkili bir tedavi yöntemidir. Kas gevşetici etkisi ile özellikle boyun, sırt ve bel kaslarında ortaya çıkan kas gerginliği ve kas tutulmalarını kronikleşmeden rahatlatır. Alerji mekanizmalarını düzenler ve alerjik reaksiyonların (alerjik burun akıntısı, burun tıkanıklığı, ürtiker vb. gibi) kısa sürede iyileşmesine katkıda bulunur. Açlık duygusunu regüle eder ve biyolojik saati dengelemede yardımcı olur.
Akupunktur öncelikle organların fonksiyonel bozukluğuyla ortaya çıkan hastalıkların tedavisinde kullanılır. Aşağıda Akupunkturun kullanıldığı hastalıklar listelenmiştir.
•obezite •aşırı zayıflık •diyabet (şeker hastalığı) •esansiyel hipertansiyon ve hipotansiyon •tiroid fonksiyon bozuklukları •başağrısı •migren •stres •panik atak •uykusuzluk •depresyon •sigara bırakma tedavisi •nöropatiler •karpal tünel sendromu •fibromiyalji •boyun ağrısı •bel ağrısı •siyatik ağrısı •omuz ağrısı •frozen shoulder (donmuş omuz) •tenis elbow (tenisci dirseği) •eklem ağrıları •gonartroz (dizde kireçlenme) •trigeminal nevralji (yüz ağrısı) •kanser ağrıları •fasiyal paralizi (yüz felci) •kronik kabızlık •ishal •irritabl bağırsak sendromu (spastik kolit) •ülseratif kolit •çölyak hastalığı •reflü özofajit •peptik ülser •romatoit artrit hastalarında ağrı ve stres tedavisi •ankilozan spondilit hastalarında ağrı ve stres tedavisi •nedensiz kaşıntı •kronik ürtiker •alerjik rinit (alerjik nezle) •alerjik astım •sinüzit •herpes zoster (zona) •adet düzensizliği •adet sancısı •polikistik over sendromu •cinsel soğukluk •impotans •tüp bebek tedavisine destek •hamilelik bulantı kusmaları •emziren annelerde süt artışı •gece işemesi •sınav, uçak vb. korku tedavisi •hıçkırık •kemoterapiye bağlı bulantı-kusmalar
Aslında bizim hastalık dediğimiz yukarıda tek tek isimlerini yazdığım durumlar vücudun uyumunun ve iç dengesinin (homeostazis) içten ve dıştan gelen sebeplerden dolayı bozulması ile ortaya çıkmaktadır. Bu sebeplerin pek çoğu engellenebilir ve düzeltilebilir.
Kliniğimizde hastalarımızı holistik tıp yaklaşımı ile değerlendirirken vücudun dengesini bozan iç ve dış faktörleri tespit edip ortadan kaldırmak kadar bozulan dengenin yeniden kurulması da önceliklerimiz arasındadır. Akupunktur tedavisinin yukarıda anlattığım etki mekanizmaları düşünüldüğünde vücudun kendi iç tedavi mekanizmalarını harekete geçiren ve yan etkisi olmayan aynı zamanda oldukça etkili bir tedavi yöntemi olduğu açıktır. Bu amaç doğrultusunda modern tıp biliminin koruyucu ve tedavi edici yaklaşımının yanı sıra Dünya Sağlık Örgütünün (W.H.O) onayladığı tıbbi bilgiler ve klinik araştırmalar ilke edinilmek kaydıyla Doğu Tıbbının geleneksel yöntemi olan akupunktur tedavisinden de sıklıkla yararlanılmaktadır.
18.Ağustos.2015