OSTEOPOROZ (Holistik Bakış Açısı ile)
Halk arasında kemik erimesi olarak adlandırılan osteoporoz hastalığı ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı giderek artan ve başlangıç yaşı da buna paralel olarak giderek küçülmekte olan önemli bir sağlık sorunudur. Yaygın ağrılara neden olması, kemiklerin kırılgan hale gelmesi ve iskelet sisteminde şekil bozuklukları oluşturması ile yaşam kalitesini bozmaktadır.
Osteoporoz ile ilgili videomuzu üstteki linkten izleyebilirsiniz.
Kemik dokusu değişmeden sabit kalan bir doku değil, tersine sürekli yapım ve yıkım halinde olan, yenilenen ve dış etkilerden çok etkilenen canlı bir dokudur. Kemikleri sadece vücudun hareketini sağlayan, iç organları ve beynimizi dış etkenlerden koruyan çatıyı oluşturan bir yapı olarak da görmek doğru olmaz. Bunun yanısıra kemik dokusu vücudun hayati fonksiyonları için gerekli olan başta kalsiyum olmak üzere magnezyum ve fosfor gibi birçok mineralin depo alanı olarak da görev yapar. Kandaki kalsiyum seviyesi düştüğünde ya da vücudumuzda kalsiyum ihtiyacı ortaya çıktığında, besinlerle o anda bu ihtiyaç karşılanamıyorsa kemik yıkımı gerçekleşir ve kalsiyum kemikten çözünerek kana verilir. Kan kalsiyum seviyesi yükseldiğinde de kemik mineralizasyonu başlar ve kalsiyum kemiğe yerleştirilir. Yani kemiğin yapım ve yıkım döngüsü aynı zamanda vücudun kalsiyum ihtiyacını karşılamaya yönelik olan bir durumdur. Kalsiyum kemik ve dişlerin mineralizasyonu dışında kalp ve diğer kasların çalışması, sinir sistemi iletişimi, hücrelerin bölünme ve farklılaşması, kanın pıhtılaşması, vücudun asit-baz dengesinin sağlanması ve hormonların düzenli salgılanmasına kadar birçok hayati fonksiyon için çok gerekli bir mineraldir.
Kemiklerin asıl yapısını destek dokusunu oluşturan kollajen matrix meydana getirir. Ayrıca zemin maddesini oluşturan hyalüronik asit, glükozamin, kondroitin ve kollajen matrixin içinde yer alan mineraller de kemiğin yapısında rol alırlar. Kemik yapısındaki minerallerin en önemlileri kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum ve potasyumdur. Ayrıca daha az miktarlarda çinko, boron, bakır, flor, kükürt, silisyum mineralleri de bulunur. Mineraller kemiğin sertliğini ve yoğunluğunu (dansitesini), kollajen ise esnekliğini sağlar. Mineral yoğunluğu tam olsa bile kollajen yapısı bozuk olan kemik esnekliğini kaybeder ve kırılgan hale gelir.
Günümüzde osteoporoz teşhisinde yaygın olarak kemik dansitometrisi adı da verilen DEXA scan tetkiki kullanılmaktadır. Bu tetkik sadece kemik mineralizasyon derecesini ölçer. Oysa kemik sağlığı sadece mineral yoğunluğundan ibaret değildir. Kemiğin çatısını oluşturan kollajen matrixin sağlıklı yapıda olması çok daha önemlidir. Kollagen matrix bozuk ise kemiğin mineralizasyonunun normal olması tek başına bir anlam taşımaz. Kemiğin esnekliğini ve dayanıklılığını sağlayan asıl yapı olan kollagen matrix sağlıklı değilse kalsiyum tek başına kemiğin mukavemetini sağlayamaz. Buna tebeşiri örnek vererek şöyle anlatabiliriz. Tebeşir tamamen kalsiyumdan ibaret olmasına rağmen çok kırılgan bir yapısı vardır. Eğer tebeşiri oluşturan kalsiyum harcı içine esnek lifler karıştırılırsa kırılmaya karşı direncinin çok arttığını deneyerek görebiliriz. Yukarıda izah ettiğim sebepten dolayı kemik dansimetresi tetkiki kemik sağlığını ve kırılganlığını göstermesi açısından yeterli sonuç veren bir tetkik değildir. Kan testleri de osteoporoz hakkında genellikle fazla bilgi vermez. Kalsiyum, fosfor, magnezyum ve osteoblastik aktiviteyi gösteren alkali fosfataz değerleri genellikle normal bulunur. Hem kollagen matrixin yapısını, hem de kemik mineralizasyon derecesini gösteren, yani kemiklerin doku kaybını tam olarak ortaya koyabilen bir tetkik yoktur.
Osteoporoza neden olan faktörler nelerdir?
- Kollajen yapısını ve mineral dengesini bozan beslenme yanlışları
- İnsülin direnci
- D vitamini eksikliği, K2 vitamininin yetersizliği, kalsiyum ve magnezyum eksikliği ve bunların tümünün aralarında olması gereken dengenin bozulması
- B12 vitamin eksikliği
- Yetersiz protein alınması
- Vücuttaki omega3 ve omega 6 dengesinin bozulması
- Hareketsiz yaşam. Egzersiz yapılmaması
- Fosfor, sodyum, potasyum, çinko, boron, bakır, flor, kükürt, silisyum alımındaki yetersizlik
- Uyku bozuklukları
- Bağırsak flora bozuklukları
- Tiroid hormonu kullanımı, kortizon içeren ilaçlar, heparin-warfarin gibi kan sulandırıcı ilaçlar, epilepsi ilaçları, alkol ve sigara kullanımı
- Ayrıca hipertiroidi, tiroidit, diyabet, kronik enflamasyon, otoimmun hastalıklar, romatoid artrit, gibi hastalıklarda osteoporoz hızlanmaktadır.
Modern tıp kemik erimesini menapoz sonrasında artan ve ilerleyen yaşlarda kaçınılmaz olarak ortaya çıkan bir fizyolojik süreç olarak kabul etmektedir. Tedavi olarak önerilen ilaçlar ise hastalığın fizyopatolojisindeki asıl sebeplere yönelik değildir. Kemik erimesinin asıl sebebinin kalsiyum eksikliği değil kollajen yapım bozukluğu olduğundan yukarıda bahsetmiştik. Sağlıklı kollajen yapımı sağlanmadıkça kemiğe tıka basa kalsiyum doldurulması sonuç vermeyecektir. Sağlıklı kollajen yapımı için yapısı bozuk olan ve yaşlanmış kollajenin yıkılması gereklidir. Yani sağlıklı kemik oluşumu için hem yıkım hem de yapım işleminin aynı anda devam etmesi çok önemlidir. Yıkım durdurulduğunda yaşlanmış olan kollajen hücreleri yenilenemez. Günümüzde osteoporoz tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar kemik yıkımını durduran ilaçlardır. Kemik yıkımını durdurmak uzun vadede kemik yapısını daha da bozacaktır.
Osteoporozun bir kader olarak kabul edilmesinin doğru olmadığını, yaşam biçimimizi gereken şekilde düzenlediğimizde belki de hayatımızın sonuna kadar osteoporozla hiç karşılaşmayabileceğimizi biliyor musunuz?
27.Eylül.2015
Yasal Uyarı: Bu makale özgün bir yazı olup telif hakkı yazara aittir. Kopyalanarak başka mecralarda kullanılması durumunda hukuki yollara başvurulacaktır. Kopyalanmadan sayfamıza link verilebilir.