Otoimmun Hastalıkların tamamı bağışıklık sistemi hastalığıdır. Bağışıklık sisteminin aşırı duyarlanması sonucu vücudun kendi dokularını harap etmesiyle ortaya çıkar.
Bu hastalıkları şöyle sıralayabiliriz:
- Tiroit Hastalıkları (Hashimoto tiroiditi ve diğer tiroiditler-Basedow Graves Hastalığı)
- Otoimmun Gastrit
- Enflamatuar Bağırsak Hastalıkları (Ülseratif Kolit-Çölyak Hastalığı-Crohn Hastalığı)
- Romatoid Artrit
- Tip 1 Diyabet
- Sedef Hastalığı (Psoriazis)
- Multiple Skleroz
- Sistemik Lupus Eritematozis
- Sjögren Sendromu
- Myastenia gravis
- Dermatomyozit
- Skleroderma
- Addison Hastalığı
- Guillain - Barre Hastalığı
- Vaskülitler
Modern tıbbın günümüzde geldiği noktada hekimlikteki aşırı uzmanlaşma sebebiyle tek tek düşünüldüğünde yukarıda sayılan hastalıkların her birisi farklı organ ve sistemlerin hastalığı olarak görülür. Ayrı sistemlerin hastalığı olarak değerlendirildiği için de her biri ile farklı uzmanlık dalları ilgilenir. Örneğin Haşimato tiroiditi endokrinoloji uzmanı, ülseratif kolit, otoimmun gastrit ya da çölyak hastalığı gastroenteroloji uzmanı, romatoid artrit romatoloji uzmanı, sedef hastalığı dermatoloji uzmanı, multiple skleroz ise nöroloji uzmanı tarafından takip ve tedavi edilirler. Hatta bir kişide birden çok hastalık aynı anda ortaya çıkarsa farklı branşlarda birden fazla hekim tarafından takip ve tedavi zorunluluğu ortaya çıkar. Oysa bu hastalıkların ortaya çıkış mekanizması aynıdır. Oluşum mekanizmaları aynı olmasına rağmen farklı organ sistemlerinin etkilenmiş olması gerekçesiyle birbirleriyle olan bağlantıları çoğunlukla göz ardı edilir. Hastalığın nedenleri ve sonuçları pek de sorgulanmaz. Çünkü modern tıbbın hastalıklara yaklaşımı “bütüncül” değildir. Bağışıklık sisteminin aşırı uyarılması sonucunda ortaya çıkan tüm bu hastalıkların tedavisinde izlenmesi gereken yol bağışıklık sistemini aşırı uyaran faktörlerin bulunup düzeltilmesi olmalıdır. Ancak maalesef güncel tedavi bağışıklık sistemini baskılamak şeklindedir. Modern tıp belirtileri ortadan kaldırmak üzerine kurgulanmıştır. Oysa bağışıklık sistemini baskılamak demek vücudun en basit gripal enfeksiyondan kansere kadar birçok hastalığa karşı savunma mekanizmasını da yok etmek demektir.
Peki, bağışıklık sisteminin aşırı duyarlanması nasıl meydana gelir?
Gün içinde yediğimiz gıdalarla, soluduğumuz hava ile veya cildimize temas eden maddeler yoluyla birçok unsur vücudumuza girer. Bunlar gıdaların içindeki ana besin unsurları olabileceği gibi bunlara bulaşmış olan zirai ilaçlar, toksinler ve kimyasal katkı maddeleri de olabilir. Yine bakteriler, virusler, mantarlar da gerek ağız yoluyla gerekse solunum yoluyla vücuda girebilir. Yine vücudumuzun en önemli giriş kapılarından olan cilt ve mukozadan da birçok madde vücuda girer. Havadaki partiküller veya kozmetik ürünlerin içindeki kimyasallar buna örnek olarak verilebilir. Vücuda giren bütün maddeler bağışıklık sistemi tarafından algılanıp, değerlendirilir. Vücudun ihtiyacı olanlar ve vücuda yabancı olanlar ayrılıp, ayıklanır, zararlı olanlar yok edilmeye çalışılır. Vücudumuzun yapısına uymayan yabancı bir madde kana geçerse, bağışıklık sistemi daha önce tanımadığı bu maddeyi düşman olarak algılar ve yok etmeye çalışır. Yabancı maddelerin saldırısı yoğun ve sürekli bir hale gelirse vücudu korumaya çalışan bağışıklık sistemi aşırı bir şekilde yüklenir ve duyarlanır. Bazı yabancı proteinler ile vücudumuzdaki bazı organ ve dokuların yapısında bulunan proteinler birbirine benzerlikler gösterir. Örneğin buğday proteini olan glüten ile tiroid dokusu,bağırsak epiteli, eklemlerin yüzeyini saran zarlar ve sinir liflerini saran myelin kılıfı birbirine benzer özellikler gösterir.
Glutene karşı üretilen antikorlar sadece glutene karşı değil, bir süre sonra bunlara benzeyen vücut dokularına karşı da saldırıya geçer ve bu dokuları tahrip eder. Tiroid dokusu saldırıya uğrarsa Haşimato Tiroiditi, bağırsak yüzeyi saldırıya uğrarsa Çölyak Hastalığı, myelin kılıfı saldırıya uğrarsa Multiple Skleroz hastalığı ortaya çıkar. Glutenin yanı sıra buğday, çavdar, yulaf, arpa gibi tahıllar ve kuru fasulye, nohut, mercimek gibi birçok baklagil ve sütte bulunan protein yapısındaki lektinlerin de otoimmun hastalıklara neden olduğu yapılan çalışmalarda gösterilmiş.
Bağışıklık sistemini aşırı duyarlandıran faktörler nelerdir?
- Beslenme yanlışları,
- Basit şeker ve rafine karbonhidrat tüketiminin artması,
- Gluten ve lektin içeren gıdalar,
- D vitamin eksikliği,
- Omega-3 alımının azalması,
- Kronik Enflamasyon
- Bağırsak flora bozuklukları
- Kronik Stres
- Katkı maddeli ve aroma ile tatlandırılan suni gıdalar,
- Kimyasal gübreler
- Zirai ilaçlar ve pestisitler
- Genetiği değiştirilmiş olan tarım ürünleri,
- Ağır metaller,
- Hormon kullanılan ve suni yemle beslenen hayvanlardan elde edilen ürünler,
- Gereksiz yere yapılan aşılar
Kişiden kişiye farklılıklar gösteren bu faktörlere maruz kalma süresi ve şiddeti, bağırsak florasının değişkenliği, çevre koşullarında ki farklılıklar yukarıda bahsedilen ve sanki değişik hastalıklarmış gibi düşünülen ancak aynı temelden kaynaklanan hastalık tablolarının ortaya çıkmasına neden olur.
06.Eylül.2015
KONU İLE İLGİLİ ÖNERİLEN DİĞER YAZILARIMIZ İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKLERE TIKLAYINIZ:
1- Otoimmun Bir Hastalığı Düşündüren Şikayetler Nelerdir?
2- Leaky Gut (Geçirgen Bağırsak Sendromu)
3- Gluten Nedir? Hangi Hastalıklara Yol Açar?
4- Kronik Toksisitede Detoks ve Şelasyon Yöntemleri
5- C Vitamininin 9 Önemli Fonksiyonu...Kronik Enflamatuvar Hastalıkların Tedavisindeki Yeri
6- İyotun Ne Kadar Önemli Olduğunu Biliyor Musunuz?
7- Stresi ve Kortizol Salınımını Kontrol Altında Almanın Püf Noktaları Nelerdir?
8- Enflamasyon Nedir?
7- Haşimato (Hashimoto Tiroiditi) Tedavi Edilebilen Bir Hastalıktır
Yasal Uyarı: Bu metin özgün bir yazı olup telif hakkı yazara aittir. Kopyalanarak başka mecralarda kullanılması durumunda hukuki yollara başvurulacaktır. Kopyalanmadan sayfamıza link verilebilir.