KÜF HASTALIĞI (KÜF TOKSİSİTESİ VE KÜF ALERJİSİ)
Araştırmalar, küflü ve rutubetli bir ortamda yaşamanın birçok sağlık sorununa yol açabileceğini ortaya koymuştur [1],[2]. Küf, hem iç hem de dış ortamda çoğalabilen bir mantar türüdür. Yeterince güneş almayan ve iyi havalandırılmayan rutubetli ortamlarda kolaylıkla kendisine yaşam alanı bulabilmektedir. Bu nedenle evinizde banyo, çamaşır odası veya mutfak gibi nemin fazla olduğu herhangi bir alan, potansiyel olarak küf oluşumuna müsaittir [3]. Su sızdırdığı için yeşillenen tuvalet ve banyo tavanları, alçı paneller, fayanslar, lavabo giderinden devamlı akan su sebebiyle çürüyen mutfak dolapları, yetersiz yalıtım sebebiyle su çeken dış cephe duvarları ve duvar kağıtları, duvardan duvara halıların ve ahşap parkelerin altları küfler için oldukça elverişli yaşama alanlarıdır.
Son yıllarda ısı kaybını önlemek amacıyla binalarda uygulanan bazı izolasyon önlemleri (PVC pencereler ve mantolama vs.), yeni binaları bile sağlıksız hale getirebilmektedir. Binaların havalanmasının bozulması ve sıcak ortamla yüksek nemin birleşmesi ile birlikte adeta küflenmeye davetiye çıkarılmaktadır.
Küf açısından dikkat edilmesi gereken ilk mekan eviniz olsa da, iş yeriniz ve uzun süreli bulunduğunuz diğer mekanlarda da benzer sorunlarla karşılaşma olasılığı vardır. Özellikle kapalı sistem havalandırmanın bulunduğu plaza türü işyerlerinde havalandırma kanalları nem ve ısının birlikte bulunduğu yerlerdir ve küf üremesine en müsait ortamlardır. Havalandırma kanallarının içinde üreyen küfler gözden de kaçtığı için uzun süreli maruziyetlere sebep olabilmektedir. Havalandırma kanallarında üreyen küfler sirkülasyon fanlarının da etkisiyle tüm yaşam alanına yoğun bir şekilde dağılarak tüm çalışanların sağlığını etkileyebilmektedir.
Küf ayrıca yiyeceklerde de oldukça yaygındır. FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) -dünyadaki gıda ürünlerinin yüzde 25’inin küf toksinleriyle (mikotoksin) kontamine olduğunu belirtmektedir. En riskli olanlar fıstık, kahve, baharatlar (kişniş, zerdeçal ve zencefil) ve tahıllardır. Küf türlerinin ayrıntılı bir listesi ve dikkat edilmesi gerekenler için Dünya Sağlık Örgütü'nün web sitesini inceleyebilirsiniz [4].
Küflerin çoğu açıkça görülebilir ancak ürkütücü gerçek şudur ki, tehlikeli küfler çoğu zaman gözle göremediğiniz yerlerdeki küflerdir! (havalandırma boruları, asma tavan ve döşeme altları vs). Küf gözle görünmese bile havaya yayıldığında sağlık sorunlarına yol açabilmektedir.
Görünümleri yeşilden siyaha kadar değişebilen küfler, bazen de renksizdir ve sadece kabaran bir duvar sıvası şeklinde kendisini gösterebilir. Kendisine özgü bir kokusu (küf kokusu) olan bu küfler daha geniş bir alana yayılabilmek için ortam havasına küçük partiküller yayarlar. Bu partiküllere “sporlar”adı verilmektedir. Bazı küf türleri ise ortam havasına sporlar dışında başka toksik etkili uçucu bileşikler de yayabilmektedir. Bu biyolojik toksinler ise “mikotoksinler”olarak adlandırılmaktadır[5],[6]. Mikotoksinler, küf tarafından üretilen toksik metabolitlerdir. Tüm küf türleri mikotoksin üretmez, ancak Aspergillus, Penicillium ve Stachybotrys chartarum (siyah küf) gibi yaygın ev küfleri de dahil olmak üzere bazı türler mikotoksin üretirler [7]. Mikotoksinlerin bazı türlerinin endüstriyel toksinlerden daha toksik olabileceği gösterilmiştir [8].
Küf maruziyeti özünde bir mikotoksikozdur. Mikotoksinlere uzun süre maruz kalındığında küf toksisitesi semptomları gelişebilmektedir [9]. Mikotoksinler vücudumuza çoğunlukla solunum yoluyla girmesine rağmen gıdalarla [10] ve cilt yoluyla (yaralar yoluyla) da girebilmesi mümkündür. Solunum yoluyla vücuda yoğun bir maruziyet olursa mikotoksinler akciğer mukozasını geçerek dolaşıma girebilmekte ve birçok doku ve organa ulaşabilmektedir. Yapılan tetkiklerde idrarda, anne sütünde, omurilik sıvısında, lenf düğümlerinde, böbreklerde ve kanserli meme dokusunda mikotoksinlerin olduğu tespit edilmiştir. Mikotoksinler paranazal sinüslere yerleşerek kronik sinüzite de yol açabilmektedir [11].
Sporlara ve/veya mikotoksinlere uzun süre maruz kalındığında bağışıklık sistemi duyarlanır ve uyarılır. Bağışıklık sisteminin uyarılması 2 tür sağlık sorununa yol açabilmektedir. Bunlardan bir tanesi alerjik sorunlar [12], diğeri ise küf toksisitesidir. Alerji ve küf toksisitesi birbirinden farklı 2 klinik tablodur. Bağışıklık sisteminin farklı yollardan ve farklı mekanizmalar üzerinden uyarılmasıyla ortaya çıkarlar.
Alerjik sorunlar küf sporlarına bağlı olarak ortaya çıkar. Öksürük, nefes darlığı, burun akıntısı, gözlerde kaşınma, sulanma, kaşıntılı cilt lezyonları vs gibi bulgulara sebep olur [13]. Küf sporları neden oldukları alerjik reaksiyonlarla mast hücrelerini uyarırlar ve histamin deşarjına yol açarlar. Histamin artışıyla seyreden pek çok hastalığın altında küf mantarlarının olabileceği akla getirilmelidir (Histamin İntoleransı).
Küf toksisitesi ise mikotoksinler sebebiyle ortaya çıkar ve kronik enflamasyonun tetiklenmesine yol açar [14],[15]. Kronik enflamasyonun uyarılması, otoimmün hastalıklar, kronik akciğer hastalıkları, nörolojik sorunlar [16], [17], [18], [19], [20], [21] gibi daha ağır hastalıkların ortaya çıkmasına ve beyin sisi, depresyon ve anksiyete gibi semptomlara yol açabilmektedir. Küf toksinleri lipofiliktir, yani yağ dokusunda birikir. Bu yüzden yoğun yağ içeriği olan organlarda mikotoksinlerin birikmesi daha kolaydır. Beyin de bu organlardan bir tanesidir. Bu yüzden küf toksisitesinde nörolojik bulgularla sık karşılaşılmaktadır [22].
Araştırmalar gıdalarla alınan küflerin bağırsak mukoza bariyerine zarar vererek bağırsak geçirgenliğine yol açtığını ve otoimmünite gelişimini tetiklediğini göstermiştir [23].
Küf toksisitesine ait bulgular kişinin küflü ortamda ne kadar süre bulunduğuna, ne tür küfe maruz kaldığına, mikotoksin olup olmamasına ve ayrıca bireyin genel sağlık durumuna, genetik ve yaşam tarzı faktörlerine bağlı olarak değişecektir.
Mikotoksinlerin yol açtığı şikayetlerden bazıları aşağıda sıralanmıştır:
- Tükenmişlik, kronik yorgunluk [24]
- Uykusuzluk
- Beyin sisi
- Kuru cilt
- Saç kaybı
- Bulanık görme
- Geçirgen bağırsak sendromu (Leaky gut)
- Kronik ağrı
- Açıklanamayan kilo alımı veya kilo kaybı
- Hormonal sorunlar
- Uyuşma
- İnsülin direnci
- Mide bulantısı, ishal ve karın krampları gibi bağırsak sorunları [25]
- İrritabl bağırsak sendromu (IBS)
- Aşırı duyarlanma
- Bulanık görme
- Fibromiyalji
- Depresyon
- Anksiyete
- Uyku bozuklukları
Mikotoksinler, bir hastalık veya ilaç tedavisi nedeniyle bağışıklık sistemi zayıflamış kişiler için daha tehlikelidir. Bu kişilerin bağışıklık sistemleri zaten zayıf olduğundan, derilerinde, gözlerinde, akciğerlerinde ve diğer organlarında enfeksiyon ve semptom geliştirme olasılıkları daha yüksektir.
1000'lerce küf türünden, iç mekanlarda büyümeye diğerlerinden daha yatkın olan 6 ana küf türü vardır ve her biri sağlık sorunlarına yol açabilir.
Alternaria
Alternaria daha çok ortama yaydığı sporlarıyla sağlığımızı etkiler. Küf alerjisi hastalarının %70'ini etkileyen türün Alternaria olduğu ifade edilmektedir. Bu küften salınan sporlar hem rinit hem de alerjik astıma yol açabilmektedir. Alternaria yaygın bir dış mekan küfüdür. Ana habitatı bitkiler, ağaçlar, çimenler ve topraktır. Alternaria, ilkbaharla birlikte çoğalır ve sonbaharın sonlarına kadar doğada varlığını sürdürür. Rüzgarla, kıyafetlerle veya ayakkabılarla taşınarak evinize ulaşabilir ve yerleşip üreyebileceği uygun bir ortam varsa evinizde çoğalır. Yerleştiği yerde yeşil, siyah veya grimsi renkte gözle görülür renk değişikliği ile kendini belli eder.
Aspergillus
Ev içi bir küf olan aspergillus, son derece küçük boyutları nedeniyle kolayca solunabilen sporlar üretir. Bu küçük sporlar solunduğunda, vücutta bir bağışıklık tepkisine neden olur. Ateş, astım atakları ve kan tükürme gibi semptomlarla kendisini belli eden ve “Aspergilloz”adı verilen bir hastalığa yol açar. Aspergillus tozlu ortamı sever. O yüzden iyi temizlenmeyen, tozlu, nemli ve güneş görmeyen mekanlarda daha kolay yerleşir. Aspergillus küfünün görünümü tipik olarak gri, kahverengi, sarı, yeşil, beyaz ve hatta siyah renklerde olabilir. Oluştuğunda, özellikle duvarlarda, yalıtımda, giysilerde ve herhangi bir nemli alanda hızla büyüyebilmektedir.
Cladosporyum
Yaygın bir ev küfü olan Cladosporium, hem sıcak hem de soğuk ortamlarda yetişme kabiliyetine sahip çok yönlü bir küf türüdür. Cladosporium'un 500'den fazla türü olduğu için bu küf tipini belirlemek oldukça zordur. Bu küf şiddetli alerjik reaksiyonları tetikleyebilir. Astım veya alerjisi olan ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişiler bu küfe maruz kaldıklarında ciddi reaksiyonlar gösterebilmektedir. Cladosporium tipik olarak gıdada, çürümüş bitkilerde, ahşapta ve bodrum gibi karanlık nemli ortamlarda bulunur ve gri, kahverengi veya siyah renk değişikliğiyle göze çarpar.
Memnoniella
Siyah rengi ile hemen dikkat çeken bir küf türüdür. Küçük bir küf olduğu için solunduğunda akciğer mukozasından kolayca geçebilir ve ciddi solunum problemlerine, öksürük ve başağrısına sebep olabilir. Memnoniella genellikle pamuk, kanvas, yün, tavan, duvar ve bodrum ve banyo gibi nemli alanlarda yetişir. Yeşil ve siyah renkleriyle koyu bir görünüm oluşturduğu için evinizde kolayca fark edilebilir.
Stachybotrys
Toksik siyah küf olarak da bilinen Stachybotrys, tehlikeli bir küf türüdür. Bu küfün besin kaynağı nem ve sıcaklıktır. O yüzden bu koşulları sağlayan kapalı ortamlarda, nemli duvar, tavan ve parkelerde kolaylıkla çoğalabilir. Bu zehirli küf, yoğun olarak mikotoksin üretir. Mikotoksine maruz kalan insanlarda baş ağrısı, baş dönmesi, astım, eklem ağrısı gibi önemli sağlık sorunları ortaya çıkabilmektedir. Stachybotrys toksinine uzun süreli ve aşırı maruziyetin ise kronik enflamasyon, otoimmün hastalıklar ve hatta kansere bile yol açabildiği ifade edilmektedir.
Penisilyum
Su baskınları sonrasında bu ortamlarda genellikle halı, duvar kağıdı, zemin döşemeleri ve yalıtım malzemelerinin altında ve mobilyalarda üreyebilen bir küf türüdür. Penicillium hızla büyür ve açıkta kalan yüzeylerde yeşil, beyaz veya mavi renk değişikliği olarak görünür. Havaya yayılan küf sporları nefes tıkanıklığına, öksürüğe ve göz tahrişine neden olabilir. Gıdalarda da üreyebilen Penicillium, yutulduğunda mideyi de tahriş edebilir.
Küf toksisitesi için kan testi var mı?
Küf sporlarına karşı ortaya çıkan küf alerjileri için alerji testi yapılabilmektedir (IgE aracılı alerji). Buna karşın mikotoksinlere bağlı olarak ortaya çıkan küf toksisitesini gösteren güvenilir bir kan testi yoktur [26]. Uygulanan bazı tetkikler kısıtlı bilgi verebilmektedir. Bu testlerin arasında idrarda mikotoksin metabolitlerinin ölçümü ve mikotoksin antikorlarına yönelik tetkikler yer almaktadır.
İdrarda Mikotoksin Testi: Bu testte idrarda mikotoksinlerin metabolitlerini aranmaktadır. Bazı araştırmalar, küf maruziyeti veya küf toksisitesi semptomları olan kişilerin idrarlarında mikotoksini işaret eden bazı metabolitlerin bulunduğunu göstermektedir [27], [28]. Bu testlerin yorumlanması zordur. Ayrıca bu testlerin sonuçları diyet, yaşam tarzı alışkanlıkları, takviyeler ve diğer faktörlerden de etkilenebilmektedir. O yüzden bu testlerin güvenilir olmadığını ifade eden karşıt yayınlar da mevcuttur [29].
Mikotoksin Antikorları: Mikotoksinlere karşı bağışıklık sisteminin ürettiği IgG antikorlarının tetkikine yönelik bir kan testidir. Bu tetkik de spesifik ve güvenilir değildir.
Mikotoksinlerin enflamasyona yol açtığını daha önce söylemiştik. Vücuttaki enflamasyonu gösteren birçok kan testi vardır. Küf maruziyeti olan hastalarda kronik enflamasyonu işaret eden laboratuvar bulgularının da olması küf toksisitesi tanısında yol gösterici olmaktadır. (Kronik Enflamasyonu Gösteren Kan Testleri hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek için konuyla ilgili yazımızı okuyabilirsiniz).
Küf toksisitesi nasıl tedavi edilir?
Hastalık tedavisinde 3 nokta ele alınmalıdır [30].
- Küf maruziyetinden kurtulmak,
- Vücutta biriken mikotoksinlerin temizliği
- Kronik enflamasyona yönelik tedavi destekleri
Evinizde veya iş yerinizde bir küf kaynağı bulunuyorsa öncelikle bundan kurtulmanız gerekmektedir.
Evlerdeki Küf Mantarlarından Nasıl Uzaklaşılır?
Küf mantarlarının üremesi için nem gerektiğinden, öncelikle evdeki nemin azaltılması gereklidir. Bu amaçla ev her gün havalandırılmalıdır. Banyo yapıldıktan sonra da banyolar mutlaka havalandırılmalıdır. Banyo ve mutfaklarda kullanılan bez, havlu, paspas, kilim gibi eşyalar ıslak bırakılmamalı ve sık sık yıkanmalıdır. Evin içinde çamaşır kurutmak nem oranını artırır. Bu yüzden çamaşırlar evin içinde kurutulmamalıdır. Yıkanmış çamaşırlar iyice kurumadan kaldırılmamalıdır. Özellikle daha önce su baskınına maruz kalan bodrum ve çatı katlarında bu konuya daha fazla özen gösterilmelidir. Evdeki sızdıran borular, lavabo ve kalorifer petekleri hemen tamir ettirilmelidir. Evlerde fazla sayıda bitki bulundurulmamalıdır. Bütün önlemler alınsa bile nem oranı yüksek olan bölgelerde evlerde nem alma cihazları kullanılması zaruri olabilmektedir.
Küflenmiş yüzeylerin temizliği usulüne uygun olarak yapılmalıdır. Küf temizliği yapılırken mutlaka eldiven ve maske kullanılmalıdır. Küf eğer ahşap eşyalardaysa silmek veya yıkamak ve sonrasında kurulamak yeterli olur. Yatak gibi yıkanamayan eşyalarda küf oluştuysa bunları değiştirmek en iyi çözümdür.
Küfe maruz kalma sorunu halledildikten sonra küf toksinlerinin vücuttan temizlenmesi (detoks) ve mikotoksinlerin yarattığı enflamasyona yönelik olarak tedavi desteklerinin yapılması gereklidir.
Mikotoksinlerin lipofilik (yağda biriken) olduğunu yukarıda ifade etmiştik. Lipofilik toksinlerin detoks yolu karaciğer-safra ve bağırsak yoludur. Bağırsak sağlığını desteklemek bu sürecin önemli bir parçasıdır ve detoksifikasyona geçmeden önce mutlaka ele alınması gereklidir. Atılım organı sağlıklı değilse yapılacak detoks başarıya ulaşmaz. Sağlıklı bir bağırsak mikrobiyomu, mikotoksinlerin atılımı için çok önemlidir [31]. Bağırsak mikrobiyomundaki dengesizlikler, mikotoksinlerin detoksunu olumsuz etkiler. Bağırsakları iyileştirmeden yapılan detoks hastalara fayda yerine zarar verecektir.
Mikotoksinlerin yol açtığı kronik enflamasyona yönelik olarak da bilinçli bir tedavi yapılması gereklidir.
Bu yazımızda az bilinen ama sağlığımız üzerinde önemli bir bozucu etkisi olan küf toksisitesini ele aldık. Yaşadığınız alanlarda uzun süre küfe maruz kalıyorsanız ve bir süreden beri çözüm bulamadığınız bazı sağlık sorunlarınız da varsa bu sorunların küf toksisitesiyle ilişkili olabileceği konusunda sizi bilgilendirmiş olalım.
Sağlığınızın küflenmesine izin vermeyin !
31 Ağustos 2022
KONU İLE İLGİLİ ÖNERİLEN DİĞER YAZILARIMIZ İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKLERE TIKLAYINIZ:
Yasal Uyarı: Bu makale özgün bir yazı olup telif hakkı yazarlara aittir. Kopyalanarak başka mecralarda kullanılması durumunda hukuki yollara başvurulacaktır. Kopyalanmadan sayfamıza link verilebilir.