Tüm Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de D vitamini yetersizliği yaygın olarak görülmektedir. Eskiden D vitamininin sadece kemikleri güçlendiren bir vitamin olduğu sanılırdı. Son yapılan bilimsel çalışmalar D vitamininin bağışıklık sistemini aktive etme ve güçlendirme konusunda önemli bir rol oynadığını işaret etmektedir. Güçlenen bağışıklık sistemi sayesinde grip ve soğuk algınlığı gibi mevsimsel enfeksiyonlara karşı vücudun direncinin arttığı ve bu hastalıklara yakalanma oranının belirgin olarak azaldığı ifade edilmektedir. D vitamini eksikliğinin diyabetten, otoimmün hastalıklara, depresyondan kansere kadar birçok hastalığın etyolojisinde rol oynadığına dair birçok bilimsel yayın mevcuttur.
Bakteri veya virüs gibi hastalık yapıcı dış etkenler vücuda girdiğinde T-hücreleri adı verilen bağışıklık hücrelerinin hemen bunlara karşı mücadeleye girişmesi gerekir. Ancak bağışıklık hücrelerinin aktive olabilmesi için bir dizi hücresel olayın gerçekleşmesi zaruridir. Bu hücresel olayların fazla detayına girerek kafa karıştırmak istemem ancak bu konu özet olarak şöyle izah edilebilir. T-hücreleri hastalık etmeniyle karşılaştığında vitamin-D reseptör genine (VDR geni) bir sinyal gönderir ve bir protein sentezi yapılır (PLC-gamma- 1 protein). Bu protein T-hücresini, yani bağışıklık sistemini aktive eder. Gerçekleşen bu işlemde D vitamininin aktif ve önemli bir rolü vardır. Eğer D vitamini eksikliği varsa T-hücrelerinin aktive olması yetersiz olacağı için enfeksiyonlara karşı vücut savunması zayıf kalır. Ayrıca D vitamininin vücutta antiviral ve antimikrobiyal özelliği olan bazı “peptidleri” de artırdığı gösterilmiştir. Yani bir anlamda D vitamini sayesinde vücut kendi ilacını kendi sentezleyebilmektedir.

Hastalık etmenleri her an çevremizde bulunmasına rağmen neden bazı insanlar kolayca hasta olurken bazıları hasta olmaz? Bunun cevabı çok basit. Aslında vücudumuza mikrop girdiği için hasta olduğumuzu düşünürüz ancak gerçek tam olarak böyle değildir. Çünkü herkes, her an hastalık yapıcı etkenlerle iç içedir. Hasta olmamızı belirleyen en önemli kriter ise savunma sistemimizin güçlü olup olmadığıdır.
Vücudumuz D vitamininin az bir kısmını gıdalardan sağlarken, ihtiyacımız olan D vitamininin %90'ı güneş ışınlarının etkisi ile cildimizde sentez edilir ve yağ dokusunda depolanır. Güneşin yeryüzüne dik geldiği öğle saatleri D vitamini sentezinin gerçekleştiği saatlerdir. Güneşlenirken güneş koruyucu krem ve losyonların kullanılması D vitamin sentezini engeller. Güneş gören cilt bölgelerinin en az 2 saat sabun ve sıcak su ile yıkanmaması önerilir. Aksi takdirde sentezlenen D vitamini henüz ciltten emilmeden su ve sabun ile uzaklaştırılır. Kış aylarında kapalı yerlerde zaman geçirilip, iklim şartlarından dolayı gün ışığından yeteri kadar faydalanılamadığı için D vitamini depoları hızla tüketilir ve bundan dolayı gribal enfeksiyonlara yakalanma ihtimali kış mevsiminde artış gösterir.
Son 4-5 yıldan beri takibim altında olan hastalarımda kan D vitamini seviyelerine baktırdığımda hayretle görüyorum ki toplumumuzda genci-yaşlısı, güneş göreni-görmeyeni birçok kişide D vitamini seviyeleri “ileri derecede” eksik olarak bulunmaktadır.

Sonbaharın yaklaştığı bu günlerde kanda depo D vitamini (25-OH D3) seviyesine baktırarak eğer eksiklik varsa 50 ng/ml’nin üzerinde olacak şekilde tamamlanmasının gribal enfeksiyonlardan korunma konusunda grip aşısından çok daha etkin olduğunu belirtmek isterim. D vitamini depo edilen bir vitamin olduğu için kan seviyesi tayini yapılmadan takviye yapılması doğru değildir. Multivitamin haplarının içindeki çok düşük miktarlı D vitamini vücudun eksikliğini tamamlamaz. Eğer eksiklik varsa ancak 300.000 ünitelik oral ampuller kullanılarak bu açık kapatılabilir. Bu takviyenin bir hekim kontrolünde olması önemlidir. Çünkü D vitamini takviyesiyle birlikte K2 vitamini ve magnezyum desteğinin de yapılması gerekebilir. K2 vitamin eksikliği varsa ve bu düzeltilmeden D vitamini takviyesi yapılırsa bu durumunda istenmeyen bölgelerde (eklem içinde ve damar duvarında) kalsiyum birikmesi gibi zararlı etkiler ortaya çıkabilir. Bağırsak florasının düzenlenmesi de doğal yolla K2 vitamini sentezi için gereklidir.

Araştırmalar D vitamini eksikliği ile bağlantılı olan birçok hastalıktan bahsetmektedir.
Bu hastalıklar aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.
Grip aşılarının hastalıktan koruma oranının düşüklüğü yanında ayrıca ciddi yan etkilerinin de olduğunu biliyor musunuz? Kış gelmeden D vitamininizi uygun seviyeye getirip, bağırsak floranızı düzenleyip ve beslenme yanlışlarınızı düzelttikten sonra önümüzdeki kış mevsiminin hastalık yönünden geçen yıllara göre ne kadar farklı olacağını yaşayarak öğrenmeye ne dersiniz?
Sağlıklı olmak sizin elinizde; Haydi geç olmadan başlayalım…
05.Eylül.2015
KONU İLE İLGİLİ ÖNERİLEN DİĞER YAZILARIMIZ İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKLERE TIKLAYINIZ:
1- D Vitamini
2- Vitamin ve Minerallerin Hassas Dengesi
3- Vücutta Sentezlenen D Vitaminiyle, İlaç Şeklindeki D Vitamini Aynı Etkiyi Gösterir mi?
Yasal Uyarı: Bu makale özgün bir yazı olup telif hakkı yazara aittir. Kopyalanarak başka mecralarda kullanılması durumunda hukuki yollara başvurulacaktır. Kopyalanmadan sayfamıza link verilebilir.