Grounding, kelimesi "topraklama" anlamına gelmektedir. Sağlıkla ilgili bir kavram olarak ele alındığında ise çıplak ayakla toprağa basmayı ifade eder. “Bu durumun insan sağlığı ile ne ilgisi var?” dediğinizi duyar gibiyim. Hatırlayın!.Sentetik giysiler veya lastik tabanlı ayakkabı giydiğinizde kapının koluna dokununca veya başka bir insana temas edince bir elektrik çarpması yaşanır. Bu durum vücutta fazla miktarda pozitif iyon birikmesinden dolayı ortaya çıkar. Zarar görmemeleri için elektrikli aletlerimizi bir kablo aracılığıyla topraklarız. Peki, insan vücudunun da topraklamaya ihtiyacı var mıdır?
Vücudumuzda çok düşük voltajlı bir elektriksel aktivite her zaman vardır. Bütün organlarımızı ve hormon sistemimizi istem dışı çalışan “otonom sinir sistemi” yönetir. Sinir sisteminin iletişimi de elektriksel aktivite ile gerçekleşir. Eğer vücutta aşırı elektrik yüklenmesi olursa düşük voltajlı vücut sistemlerinin çalışması bu durumdan olumsuz etkilenebilmektedir. EKG (kalp elektrosu-kalbin elektriksel aktivitesi), EEG (beynin elektriksel aktivitesi), EMG (kasların elektriksel aktivitesi) ölçümleri sırasında bedendeki bu elektriksel aktiviteyi kaydedip ilgili organların fonksiyonları hakkında fikir sahibi oluruz. Hücre metabolizması sırasında tek elektron içeren, yüksek reaktiviteli moleküller açığa çıkar. Bunlara “serbest radikal” adı verilir. Bu durum normal bir olay olmasına rağmen açığa çıkan bu moleküllerin dengelenmesi gerekir. Eğer vücut uzun süre serbest radikal yüklenmesine maruz kalırsa ortaya çıkan bu “oksidatif stres” vücutta kronik bir enflamasyon yaratır. Birçok kronik hastalığın ortaya çıkmasından oksidatif stres ve kronik enflamasyon sorumludur. Serbest radikaller biriktikleri zaman hücreler için oksidan etki gösterirler yani bir anlamda vücudu paslandırıcı ve yaşlandırıcı etkileri vardır.
Cep telefonu baz istasyonu, bilgisayarlar ve kablosuz bağlantılar gibi sebeplere bağlı olarak ortaya çıkan elektromanyetik yüklenmelerde ya da iyi havalandırılmayan ve yoğun bir şekilde suni ışıklandırmanın kullanıldığı plaza ve AVM gibi yerlerde dolaşırken kendimizi çok kısa bir sürede yorgun hissederiz. Kapalı alışveriş merkezlerinde geçirdiğimiz 1-2 saatlik bu süre bizi ciddi olarak yorar, adeta “pilimizi bitirir”. Oysa gün boyu açık hava ve doğada yapılan aktiviteler yorgunluk yerine neşe ve canlılık getirir, dinçleştirir, mutluluk verir, hafifletir.
“Grounding” (topraklama) bize doğanın sunduğu en güçlü antioksidanlardan birisidir. Deniz kenarı, ıslak kum, nemli toprak, çim alanlar, ormanlar başta olmak üzere taş, toprak ve su; kısacası yerküre bol miktarda negatif iyonlar içerir. Toprak üzerinde, hafif ıslanmış çimde, deniz kenarında kumsalda yalınayak yürümek vücutta biriken statik elektriğin ve pozitif yüklü paslandırıcı iyonların dengelenebilmesi için sonsuz bir kaynaktır. Vücudumuzda biriken pozitif iyonlar yerküredeki negatif iyonlar ile dengelenir. Denize girmek, ılık bir duş almak, açık havada vakit geçirmek insanı yeniler. Bebekler en rahat uykuyu ılık bir banyodan sonra uyurlar. Su ile arındığımızı hissederiz. Gerçekten de arınır ve temizleniriz. Metabolizmamız daha rahat çalışır. Grounding, temizleyici arındırıcı etkisi ile otonom sinir sisteminin parasempatik kısmı üzerinde dengeleyici etki gösterir. Parasempatik sistem vücudu dinlendiren ve tamir eden sistemdir. Doğu tıbbı uygulayıcıları binlerce yıl önce bedenin düzenli olarak topraklanmasının önemini fark etmişlerdir. Negatif iyonların en yoğun olduğu sabah saatlerinde henüz güneş doğarken doğada ve açık havada, toprakla temas ederek yapılan Qi Kong, Tai Chi gibi uygulamalar uzak doğuda gelenek haline gelmiştir.
Geleneksel Çin Tıbbı uygulamalarında (akupunktur, refleksoloji) kullanılan en etkili sakinleştirici noktalardan biri olan Kid-1 (Yongquan) noktası ayak tabanının yerle temas eden en tümsek kısmındadır ve bu noktanın yerküre ile teması beden enerjisinin dengelenmesi için çok büyük önem taşımaktadır.
Topraklamanın canlılar üzerindeki olumlu etkilerini gösterebilmek için yapılan çalışmalar arasında en ilginç olanı Ayçiçeği bitkisi ile yapılmış olan bir çalışmadır. Arizona Üniversitesinde yapılan bu çalışmada ayçiçeği bitkilerinden iki ayrı grup oluşturulmuştur. Tüm ayçiçekleri aynı zamanda, aynı alandan toplanan, aynı tazelikte bitkiler olup yerleştirildikleri vazoların içine aynı kaynaktan alınan su dışında başka hiçbir şey eklenmemiş ve böylece her iki grubun şartları eşitlenmiştir. Birinci gruptaki vazolara ayçiçekleri konmuş ve vazolardaki suyun içine birer adet bakır telin ucu yerleştirilmiş ve bakır tellerin diğer ucu toprak hattına bağlanarak çiçeklerin yerküre ile bağlantısı sağlanmıştır. Diğer vazo grubu da aynı şekilde hazırlanmış ancak bakır telin bağlandığı hat topraklanmamıştır. Hangi vazoların toprak hattına bağlı olduğu deneyi yapanları şartlandırmamak için deney ekibine söylenmemiştir. Vazolar 1 hafta boyunca aynı şartlara maruz bırakılmışlar.
1 haftanın sonunda topraklanan ayçiçekleri canlı kalırken diğerlerinin solduğu gözlenmiştir.
Yukarıdaki resimde de görüldüğü gibi topraklanmış vazodaki çiçekler tazeliğini korurken, topraklanmamış olanlar buruşup solmuşlar. İlginç olan bir tesbit de topraklanmış vazodaki çiçekler bu deney bittikten sonra 10 gün daha tazeliğini korumuş ve solmamışlar. Bu deneyden de anlaşılacağı üzere toprak ile temasta olmak tüm canlılar için çok önemlidir. Saksıya ekilen bir ağaç ile toprağa ekilen bir ağacın gelişme düzeylerini gözünüzün önüne getirin. Toprağa ekilen hızla gelişirken diğeri küçük ve çelimsiz kalır. İnsan, hayvan veya bitki olsun yerküre ile doğrudan ilişkisi kesilen canlılar iç dengelerini sürdürmekte zorlanırlar.
Çok katlı betonarme binalarda, rezidanslarda, AVM ve plaza gibi elektromanyetik yüklenmesi olan alanlarda toprakla temastan uzak yaşayan insanların daha çok fiziksel ve ruhsal problemler yaşamaları da bundandır. Sentetik tabanlı ayakkabılar ve plastik yer kaplama malzemeleri de topraklamayı engelleyen en önemli unsurlardandır.
Vücudun iç dengesini korumak ve hastalıklardan korunmak amacıyla her gün en az yarım saat çıplak ayakla toprağa basın. Eğer bu mümkün değilse evinizdeki beton zemin de hiç yoktan iyidir.
15.Eylül.2015
Yasal Uyarı: Bu makale özgün bir yazı olup telif hakkı yazara aittir. Kopyalanarak başka mecralarda kullanılması durumunda hukuki yollara başvurulacaktır. Kopyalanmadan sayfamıza link verilebilir.