Dr. Gökşin Balım İç Hastalıkları - Dahiliye Uzmanı BİRİNCİ BÖLÜM Dr. Tayfun Balım Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı
Histamin intoleransı günümüz tıp pratiğinde pek fazla göz önüne alınmayan ve ilk anda akla gelmeyen bir klinik tablodur. Bundan dolayı bu tür sorunları yaşayan hastalar kendilerine bir türlü teşhis konamadığından ve tedavi olamadıklarından yakınırlar. Eğer siz de aşağıdaki şikayetlerden bazılarını uzun süreden beri yaşıyorsanız ve bir türlü çaresini bulamadıysanız, sizde de “histamin intoleransı” akla gelmelidir.
- Migren veya atipik baş ağrıları
- Bağırsak rahatsızlıkları, karın ağrısı, şişkinlik
- Sebebi bulunamayan ishal veya kabızlık
- Crohn hastalığı
- Hazımsızlık, mide rahatsızlıkları
- Reflü
- Öksürük
- Astım
- Egzema, idiyopatik ürtiker, deride kızarıklık, kabarcık ve döküntü
- Ateş basması, yüz kızarıklığı, yüzde şişlik
- Panik atak, sıkıntı, irritabilite
- Uykusuzluk
- Nezle ve burun akıntısı
- Gözlerde kaşıntı, kızarıklık ve sulanma
- Sancılı adet görme ve adet düzensizlikleri
- Düşük tansiyon
- Kalp ritminde bozukluk
Histamin dendiğinde akla öncelikle alerji gelmektedir ancak, histamin intoleransı alerjiden farklı bir tablodur. Tüketilen gıdalara karşı geliştirilen anormal immunolojik cevaba “gıda alerjisi” ya da “aşırı duyarlılık” denmektedir. Histamin intoleransı ise, histamine karşı oluşturulan immunolojik olmayan anormal fizyolojik bir cevap olarak tanımlanabilir (1).
Histamin intoleransı genç yaşlardan itibaren başlayabilen, sinsi bir şekilde devam eden ve birçok semptoma yol açabilen bir klinik tablodur. Bu hastalığın altında yatan sebepleri sıralayacak olursak;
1- Histamin içeren besinlerin fazla tüketilmesi
2- Helikobakter pilori ya da bağırsak mantarları tarafından aşırı histamin salınması (2)
3- Kişinin mide ve bağırsaklarındaki iltihaplı hastalıklar nedeniyle gıdalarla alınan histamini elimine edecek “diamin oksidaz” enzimini salgılayamaması ya da yetersiz salgılaması (3),(4)
4- Histamini parçalayan “N-Metil Transferaz” enziminin yapımını engelleyen, metilasyon sorunları ve genetik bozukluklar (MTHFR gen mutasyonu)
5- Mast hücre aktivite bozukluğu (5)
Konumuzun ilerleyen bölümlerinde yukarıda sıraladığımız sebepleri daha ayrıntılı olarak ele alacağız.
Histamin intoleransının günümüz tıp pratiğinde pek fazla göz önüne alınmayan ve hemen akla gelmeyen bir klinik tablo olduğunu yukarıda da belirtmiştim. Bu vakalar son yıllarda daha sık olarak karşımıza çıktığı için konu holistik hekimlerin yoğun ilgisini çekmeye başlamıştır. Bu yazımızda histamin intoleransını her yönüyle ele alacağız ve konuya açıklık getireceğiz.
Histamin nedir?
Histamin, vücutta sentezlenebilen ve aynı zamanda bazı gıdalarda da bulunan bir kimyasaldır. Vücudumuzun çeşitli fonksiyonlarında rol alır. Vücutta “bazofil”, “eozinofil” ve “mast hücreleri” adı verilen bağışıklık hücreleri tarafından üretilir. En çok cilt, bağırsaklar, akciğerler ve midede; daha az olarak da beyin ve kalpte bulunur. Alerjik reaksiyonlara yol açar, lokal bağışıklık ve sistemik enflamasyondan sorumludur (6). Aynı zamanda bağırsakların normal fizyolojik çalışması üzerinde de etkisi olan bir nörotransmitterdir. Histamin enflamasyon yaratan bir duruma cevap olarak salınır ve kılcal damarların geçirgenliğini artırır. Damar geçirgenliği artınca bağışıklıktan sorumlu olan hücreler ve protein yapısındaki bazı moleküller dokuya geçerek patojenlere ve toksinlere karşı mücadeleyi başlatır. Bir arının sokması veya sivrisinek ısırması sonrasında ortaya çıkan kızarıklık, şişlik ve kaşıntı histaminin etkisiyle ortaya çıkar. Dolayısı ile histaminin bu etkileriyle şimdiye kadar karşılaşmamış olan bir tek kişinin bile olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Histamin “histidin” isimli bir amino asitten yapılır. Histidin özellikle fermente gıdalar başta olmak üzere birçok gıdanın içinde bulunan bir amino asittir. Bağırsak florasında bulunan bazı bakteri türlerinin de histidin ve histamin ürettiğini biliyoruz. Son 20-30 yıl içinde beslenme alışkanlıklarının hızla değişmesi, gıda katkıları, kimyasallar, antibiyotikler ve zirai ilaçlar vs. sebebiyle bağırsak flora bozuklukları yaygınlaşmıştır. Bu durumla birlikte histamin intoleransının da daha sık olarak görülmeye başlaması dikkat çekici bir durumdur.
Buraya kadar söylediklerimden histaminin zararlı bir madde olduğu kanısına varmanızı istemem. Histamin ihtiyaç duyulan ve vücudumuz için gerekli olan bir maddedir. Bağışıklık sistemi için gereklidir, mide asidinin salgılanmasında rolü vardır ve sinir hücrelerinin iletişiminde görev alır. Sorun histaminin kendisiyle ilgili değil, fazla salınımı veya yetersiz yıkılımı sebebiyle vücutta aşırı yükselmesi ile alakalıdır. Uzun süreli histamin yüksekliği vücutta alerji ve enflamasyon kökenli birçok soruna yol açar.
Histamin intoleransının en sık görülen belirtileri migren baş ağrıları, mide ve bağırsakla ilgili hastalıklar, crohn hastalığı, sebebi bilinmeyen ishaller, egzama, astım, aritmi, kalp çarpıntısı, hipotansiyon vs. gibi şikayetlerdir.
Peki, histamin neden yükselir?
Gerekli olan durumlarda histamin salınımı normaldir ve olması gereken bir cevaptır. Histamin görevini tamamladıktan sonra 2 ayrı enzim tarafından parçalanarak yok edilir ve bu sayede vücutta sorun yaratma ihtimali ortadan kalkar (7). Bu enzimlerden bir tanesi “diamin oksidaz”, diğeri ise “N-metil transferaz” enzimleridir. Diamin oksidaz ince bağırsaktan salgılanan bir enzimdir. Eğer ince bağırsakta iltihap ya da SIBO olarak adlandırılan aşırı bakteri üremesi gibi bir durum varsa, bu kişiler yeterli diamin oksidaz enzimi salgılayamazlar ve histamin yıkılımı olumsuz etkilenir. Midesinde helikobakter pilori olanlar, ya da bağırsağında mantar bulunanlar da histamin fazlalığına bağlı sorun yaşayabilirler.
Histaminle onu parçalayan enzimler arasındaki ilişki olması gerektiği gibiyse gelişen bu fizyolojik olaylar herhangi bir sıkıntı yaratmadan yürütülür. Bu yüzden histamin birçok insanda herhangi bir probleme yol açmaz. Fakat bazı insanlarda bu süreci bozan potansiyel sebepler vardır ve bu kişiler histaminle ilgili problem yaşarlar.
" Histamin intoleransı geçmeyen bazı şikayetlerinizin altındaki gizli sebep olabilir "
Histamin neden bazı insanlarda sorun yaratır?
Bunun iki ayrı sebebi vardır.
- Birinci sebep aşırı histamin üretimi, ya da gıdalarla aşırı alımı
- İkinci sebep ise histaminin yıkılması ile ilgili sorunlardır.
Aşırı histamin üretimi: Buna sebep olan faktörlerin en başında bağırsak flora bozukluğu gelmektedir. Biliyoruz ki, bazı bağırsak bakterileri histamin üretmekte ve başka bazı bakteriler de üretilen fazla histamini yıkarak yok etmektedir. Eğer bağırsak florası bozuksa ve histamin üreten bakterilerde artış ve/veya fazla histamini yok eden bakterilerde azalma varsa bu durumda histamin fazlalığı ortaya çıkabilmektedir. Bağışıklık sisteminin büyük bir bölümünün bağırsaklarda yerleşim gösterdiğini iyi biliyoruz (8). Dolayısı ile bağırsaklar mast hücreleri açısından zengin bir vücut bölgesidir. Bağırsaklardaki bakteriyel, viral, paraziter enfeksiyonların yanı sıra candida gibi mantar enfeksiyonları da mast hücrelerini aşırı bir şekilde aktive edebilmektedir (9),(10),(11),(12).
Histaminin artmasına sebep olan ikinci bir faktörün de mast hücrelerinin aşırı aktif hale gelmesi olduğunu belirten bazı yayınlar mevcuttur (13),(13a),(14). Mast hücrelerinin histamin salgılayan bir bağışıklık hücresi olduğunu yukarıda söylemiştim. Vücudun dış ortama en açık bölgeleri olan cilt, mukoza ve bağırsaklarda yoğun olarak mast hücrelerinin bulunduğunu biliyoruz (15). Henüz bilmediğimiz bir nedenden dolayı, bazı durumlarda mast hücrelerinin aşırı uyarılması sonucunda aşırı histamin deşarjının olabileceği belirtilmektedir (16). ). Mast hücrelerinin içinde histamin dışında başka vücut kimyasalları da bulunmaktadır. Histamin dışındaki bu moleküller sorunu daha da ağırlaştırmaktadır. Mast hücrelerinin aşırı uyarılması otoimmün hastalıklar (romatoid artrit, multipl skleroz vs.), obezite, diyabet, cilt hastalıkları, irritabl bağırsak hastalığı, anksiyete, depresyon, erkek infertilitesi gibi birçok soruna yol açabilmektedir (17). Mast hücrelerinin aşırı uyarılmasına yol açan olası sebepler arasında ağır metallerin rolü olabileceğini belirten yayınlar vardır. Aluminyum, civa, kurşun, kadmiyum, bizmut gibi ağır metallerin mast hücrelerini aktive ettiği ve bu hücrelerin içindeki mediyatörlerin deşarjına yol açtığı ifade edilmektedir. Cıva içeren aşıların da bu yolla mast hücrelerini aktive edebileceğine dikkat çekilmektedir (18).
Histaminin yıkılması ile ilgili sorunlar: Histamini parçalayarak yok eden enzimlerden bir tanesinin diamin oksidaz (DAO) olduğunu yukarıda söylemiştim. Bu enzim ince bağırsaktan salgılanır. Eğer ince bağırsakta iltihap ya da kısaca SIBO olarak adlandırılan ince bağırsakta aşırı bakteri üremesi durumu varsa, bu kişiler yeterli diamin oksidaz salgılayamazlar. IBS, çölyak gibi inflamatuvar bağırsak hastalıklarında histamin intoleransı bulgularının daha fazla görülmesinin altında yatan sebep de hasta olan bağırsakta diamin oksidaz enziminin yeterince sentezlenememesidir.
Yine histamini parçalayarak elimine eden enzimlerden bir diğeri N-metil transferazdır. Bu enzimin yapılabilmesi için “metilasyon” dediğimiz bir biyokimyasal işlemin vücutta sağlıklı olarak yürütülmesine gereksinim vardır. Bazı insanlarda metilasyon işleminin gerektiği gibi gerçekleştirilemediğini biliyoruz (MTHFR gen mutasyonu). Metilasyon sorunu yaşayan bu insanlarda histamini yok eden N-Metil transferaz enzimi işlevini yerine getirememektedir. Konu bütünlüğünün bozulmaması için metilasyon bozukluğunun detaylarına girilmeyecektir.
Histamin intoleransı mı, gıda alerjisi mi?
Histamin intoleransı tanısı koymadan önce tablonun “gıda alerjisi” olup olmadığı konusunda mutlaka emin olunmalıdır. Peki, bu iki tabloyu birbirinden nasıl ayırt ederiz?
Gıda alerjilerinde belirtiler gıda alımından hemen sonra ortaya çıkarken, histamin intoleransında belirtiler belli bir birikimden sonra ortaya çıkar. Yani bir gıdayı her tükettiğinizde belirtiler ortaya çıkmayabilir. Zaman zaman şu tarz cümleleri sizler de duymuşsunuzdur: ‘’Düne kadar çikolata ya da domates alerji yapmazdı bugün yedim fosur fosur kabardım’’ veya ‘’Bu yılki çilekler bir başka. Geçen yıl yediğim çilekler alerji yapıyordu. Bu yıl birşey yapmadı’’. Histamin intoleransında belirtilerin ortaya çıkması için histamin seviyesinin eşik değeri aşması gerekir. Düşük miktarda histamin reaksiyon oluşturmazken toplam histamin miktarı kritik seviyeyi geçince belirtiler başlar. Histamin içeren gıdalar azar azar ve teker teker yendiğinde şikayet oluşturmazken miktarlar artınca ya da aynı anda birden çok histamin içeren gıda bir arada tüketildiğinde şikayetler ortaya çıkar. Gıda alerjisinde sorun yaratan bir gıda yendiğinde belirtisi hemen ortaya çıktığından gerçek alerjeni tespit etmek kolaydır. Buna mukabil histamin intoleransında sorun yaratan gıdaları bulmak çoğu zaman mümkün olmaz. Bugün yediğinizde rahatsızlık vermeyen bir gıdayı birkaç gün sonra yeniden yediğinizde bu sefer şikayet yaratabilir ya da her gün yediğiniz peynir ya da yoğurt gibi besinleri histamin içeren başka gıdalarla beraber yediğinizde vücuttaki histamin miktarı kritik seviyeyi aştığında intolerans bulguları ortaya çıkacaktır. Ne yazık ki histamin intoleransında alerji testleri de tanı koymak için yeterli değildir. Yalancı pozitif ya da yalancı negatif sonuçlar bulunur. Suçlu olan gıdayı tespit etmek çoğunlukla mümkün olmaz. Çünkü sorun yaratan gıdalar zaten her gün yediklerinizdir.
Histamin intoleransında dokular etkilenmeden önce histamin seviyesinin belli bir eşik değerini aşması gerektiğini yukarıda söylemiştim. Bunu şöyle bir benzetmeyle daha anlaşılır hale getirebiliriz. Boş bir bardağı damla damla doldurmaya başlayalım. Bardağı taşıran son damladan sonra “Bütün sorumluluk en son damladadır” demek nasıl mümkün değilse, histamin intoleransında da en son tüketilen ve belirtiye yol açan bir gıda da her şeyin sorumlusu olarak kabul edilemez. Histamin birikimi ne zaman limitlerin üzerine çıkarsa belirtiler de o zaman ortaya çıkar. Histamin intoleransıyla, gıda alerjisini ayıran önemli farklardan birisi budur.
Yeri gelmişken histamin intoleransı ile ilgili ilginç bir saptamayı daha söyleyeyim; Histamin intoleransı olan kadın hastalarımdan bazıları hamileliklerinde sorunlarının tamamen ortadan kalktığını, böyle bir şeyin nasıl mümkün olduğunu bana sorduklarında onlara şu cevabı veriyorum: “Plasenta bol miktarda diamin oksidaz enzimi üretir ve bu yüzden hamilelik döneminde histamin intoleransı belirtileri büyük oranda ortadan kalkar”.
Histamin intoleransı için tahlil yapılır mı?
Histamin intoleransı tanısı koyarken yukarıda sıraladığımız faktörlerden hangisinin altta yatan sebep olduğunu açığa çıkarmak da bir diğer gerekliliktir. Peki, bunu anlamak mümkün müdür? Evet bazı laboratuvar testleri ile altta yatan sebepleri saptamak mümkün olabilmektedir. Kan serumunda histamin, diamin oksidaz ve triptase tayini yapıldığında histamin intoleransının altındaki sebep hakkında genel bir fikir elde edilebilmektedir.
Normal plazma histamin seviyesi 0,3-1 ng/mL arasındadır. Bu seviye aşıldığında sorun yaşanmaya başlar. Mesela 1-2 ng/mL seviyelerinde mide asidi ve kalp hızı artar, 3-5 ng/mL seviyelerinde de baş ağrısı ve yüzde kızarık yaşanabilir (19),(20). Serum histamin seviyesinin normal olması histamin intoleransı olmadığı yönünde kesin bir kanıt değildir. Histamin intoleransında allerji testlerinden olan IgE ve cilt testleri de normal bulunur.
Yazının devamı için (2.Bölüm) TIKLAYINIZ.>>>>
14.Aralık.2016
ANTİHİSTAMİNİK İLAÇLAR NEDEN ÇÖZÜM OLAMAZLAR?
HİSTAMİN İNTOLERANSINDA NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?
2. BÖLÜMDE DEVAM EDECEĞİZ.
Yasal Uyarı: Bu makale özgün bir yazı olup telif hakkı yazarlara aittir. Kopyalanarak başka mecralarda kullanılması durumunda hukuki yollara başvurulacaktır. Kopyalanmadan sayfamıza link verilebilir.