Dr. Gökşin Balım İç Hastalıkları-Dahiliye Uzmanı İKİNCİ BÖLÜM Op.Dr. Tayfun Balım Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı
Bu yazıyı okumadan önce “BİRİNCİ BÖLÜM”ü okumanızı öneririm.
Mide asidinin azalması sonucu ortaya çıkan hastalıklar ve belirtiler nelerdir?
Mide asidinin az olması yalnızca reflü ve ülsere sebep olmaz. Ortaya çıkabilecek sorunlardan bir başkası da mide kanserleridir.
2- Mide kanseri: Helikobakter pilori mide mukozasına yerleşerek atrofik gastrit ve mide kanserine neden olabilen bir bakteridir. Mide asidinin fizyolojik düzeylerde, yani kuvvetli asit olması durumunda helikobakter pilori mide mukozasına yerleşemez. Mide asidi azaldığında ise helikobakter pilori mide mukozasına yerleşerek enflamasyona neden olur. Bu durum atrofik gastrit ve sonucunda mide kanseri gelişme riskini artırmaktadır. Mide kanserinin bir diğer nedeni de ince ve kalın bağırsak hücrelerine benzeyen hücrelerin midede yerleşmesi sonucunda ortaya çıkan kanserlerdir. Bu oluşum “intestinal metaplazi” olarak adlandırılır. Normal şartlarda mide asidinde varlığını sürdüremeyecek olan bağırsak hücreleri mide asidi azaldığında midede yaşam alanı bularak yerleşmekte ve kansere dönüşebilmektedirler. İntestinal metaplazi, intestinal displazi aşamalarından geçerek kansere dönüşmekte ve mide kanseri ortaya çıkmaktadır. Helikobakter pilori enfeksiyonunun intestinal metaplazi gelişim riskini artırdığı savunulmaktadır (5),(6). Helikobakter pilori ile ilgili daha geniş bilgiyi yazımın 4. Bölümünde vereceğim.
Mide asidi azaldığında asidi artırmak üzere midedeki pariyetal hücreler “gastrin” isimli bir hormon salgılar. Atrofik gastrit, otoimmun gastrit ve helikobakter pilori enfeksiyonunda kandaki gastrin seviyesi çeşitli mekanizmalar yoluyla normalden fazla yükselmekte ve sürekli yüksek kalmaktadır (Bu mekanizmaların ayrıntılarına girilmeyecektir). Son dönemde yapılan çalışmalarda gastrin yüksekliği ile mide kanserleri arasında (özellikle adenokarsinom) bir ilişki olduğu, kanserin ortaya çıkması ve ilerlemesine neden olduğu ifade edilmektedir (7). Bu hastalıklar dışında mide asidini baskılayan ilaçlar da (PPI) gastrin seviyesinin yükselmesine neden olmaktadırlar. Bu bilgiler ışığında mide asit salgısını azaltan ilaçların kanser gelişimi ve ortaya çıkan kanserin seyri üzerinde olumsuz etki gösterebileceği göz önüne alınmalıdır. Çok yaygın olarak kullanılan ilaçlar olmaları nedeniyle bu konuda kapsamlı ve “tarafsız” çalışmalar yapılmasına gerek duyulmaktadır. Bu çalışmaların sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılması da ayrı bir önem arz etmektedir. PPI grubu ilaçların zararları yazımızın 3. Bölümünde daha detaylı olarak anlatılacaktır.
Çalışmalarda mide sıvısında nitrit konsantrasyonu yüksekliği ile mide kanseri arasında bir ilişki olduğu gösterilmiştir. Mide asidi azaldığında nitrit üreten bakteriler çoğalmaktadır (8). Mide asidi bu bakterileri yok etmektedir. Yine mide asidi arttığında (pH 4 altına indiğinde) C vitamini nitritleri nitrik okside dönüştürerek, kanserojen etkiyi ortadan kaldırmaktadır. Mide asidi azaldığında ise bu dönüşüm gerçekleşememektedir.
Mide asidinin azlığı ile ortaya çıkabilecek sorunlardan bir başkası da gıdalardaki besin öğelerinden yeterince faydalanmanın mümkün olamamasıdır. Buna bağlı olarak vücutta bazı elzem unsurların eksikliği görülebilmektedir. Şimdi bu konuyu biraz daha açalım.
3- Makro ve mikro besin öğelerinin eksikliği: Makro besin öğeleri dediğimizde akla protein, karbonhidrat ve yağlar gelir. Mikro besin öğeleri ise vitamin ve minerallerdir. Tüm bu besin öğeleri vücudun yapı taşlarıdır. Eksiklikleri sonucunda hücrelerin yenilenmesi, tamiratı ve metabolik olaylar sağlıklı gerçekleşemez. Dolayısıyla kronik hastalıkların ortaya çıkması için uygun zemin hazırlanır.
Mide asidi protein karbonhidrat ve yağların sindiriminde çok önemlidir ve vazgeçilemez bir unsurdur. Protein sindiriminin midede başladığını ve mide asidinin etkisi ile aktive olan pepsin enzimi sayesinde gerçekleştiğini daha önce ifade etmiştim. Mide asidi azaldığında pepsin düzeyi de azalır. Bunun sonucunda proteinlerin sindirimi gerçekleşemez. Bu da vücutta esansiyel aminoasitlerin eksikliğine yol açar. Esansiyel aminoasitler vücudumuzda sentezlenemeyen ve mental fonksiyonlar da dahil olmak üzere vücuttaki pek çok işlev için gerekli olan aminoasitlerdir. Bu maddelerin eksikliği depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları, unutkanlık gibi belirtilere yol açar.
Yapılan çalışmalarda mide asidinin azaldığı durumlarda vücutta çok önemli kritik görevleri olan B12 vitamini, folik asit, kalsiyum, demir, magnezyum, çinko vb. gibi element ve vitaminlerin emiliminin de azaldığı gösterilmiştir. Yine aynı çalışmalarda mide asidi takviye edildiğinde bu vitamin ve minerallerin emiliminin belirgin bir şekilde arttığı ortaya konulmuştur (9),(10),(11),(12). B12 vitamini gıdalarda bağlı şekilde bulunur. Mide asidi B12 vitamininin ayrışmasını sağlar. Midede gıdalardan ayrılan B12 vitaminini taşımak üzere “intrensek faktör” adı verilen bir taşıyıcı protein üretilir. B12 intrensek faktöre bağlanarak parçalanmadan sorunsuz bir şekilde emilim bölgesine kadar taşınır. Mide asidi eksikliğinde B12 emilemeden bağırsaklardan atılır ve B12 eksikliği yaşanır. Proteine bağlı olan diğer besin unsurları ile ilgili yeterli çalışma olmamasına rağmen mide asidi azaldığında, gıdalarda proteine bağlı olarak bulunan herhangi bir besin öğesinin emiliminin azalacağını söylemek mümkündür. Dolayısıyla A vitamini, E vitamini, thiamine (B1 vitamini), riboflavin (B2 vitamini) ve niasin (B3 vitamini) vb. emiliminin de bu durumdan etkilenebileceği rahatlıkla söylenebilir.
Mide asidi azlığının bir diğer olumsuz etkisi de bağırsak florası ve bağırsak geçirgenliği üzerinedir. Şimdi konunun bu kısmı üzerinde duralım.
4- Otoimmun hastalıklar, alerjik hastalıklar (dermatit, egzema, ürtiker): Mide asit azlığı bağırsak florasının bozulmasına ve ince bağırsakta aşırı bakteri çoğalmasına (Small İntestinalBacterial Overgrowth-SIBO) neden olur. Flora bozulduğunda bağırsaklar geçirgen hale gelir. Bu durum "Leaky gut” (geçirgen bağırsak sendromu) olarak adlandırılır. Bağırsakların geçirgenliği artınca sindirilmeyen proteinlerin kana geçişi kolaylaşır. Tam sindirilmeden emilen ve kana geçen bu proteinler bağışıklık sistemi tarafından yabancı madde olarak algılanır ve yok edilmeye çalışılır. Bağışıklık sisteminin bu tepkisi gıda hassasiyetleri ve intoleranslarının gelişmesine yol açar. Alerjik hastalıkların (dermatit, egzema, ürtiker vb) olası sebeplerinden birisi de budur.
Sürekli olarak dolaşıma geçen tam sindirilmemiş yabancı proteinler nedeniyle bağışıklık sistemi aşırı duyarlı bir hale gelir. Bir süre sonra bu yabancı proteinlere benzeyen vücut dokuları bağışıklık hücreleri tarafından yabancı protein olarak algılanır ve vücut kendi dokularına karşı bir reaksiyon geliştirir. Bu durumda otoimmun hastalıklar meydana gelir. Yapılan çalışmalarda romatoid artritle (RA) mide asidi azlığı arasında bağlantı olduğu ortaya konulmuştur (13),(14).
5- İrritable Bağırsak Sendromu: Son zamanlarda irritable bağırsak sendromu (IBS) belirtilerinin kısmen ince bağırsakta aşırı bakteriyel çoğalma (SIBO) ile bağlantılı olduğu öne sürülmektedir (15),(16). Mide asidinin azalması SIBO’ya yol açarak IBS gelişimine neden olabilmekte ya da hastalık belirtilerini ağırlaştırabilmektedir.
6- Depresyon, anksiyete, değişken ruh hali, uyku bozuklukları, unutkanlık: Sindirim sisteminin işleyişi, protein sindirimi ile zihinsel fonksiyonlar arasında doğrudan bir ilişki olabileceğini düşündürmektedir. Sindirim sırasında mide asidi pepsin enziminin salgılanmasını başlatır. Pepsin proteinlerin parçalanmasından sorumlu olan enzimdir. Proteinleri amino asit ve peptidlere (iki veya daha fazla amino asitten oluşan zincirler) ayırır. Esansiyel aminositler (temel aminoasitler) vücutta sentezlenemediği için yiyeceklerle alınma zorunluluğu olan aminoasitlerdir. Eğer pepsin eksik ise, yediğimiz proteinler aminoasitlere parçalanamayacaktır. Fenilalanin ve triptofan mental sağlığımız üzerinde çok önemli rolleri olan esansiyel aminoasitlerdendir. Örneğin mutluluk hormonu olan serotonin ve uyku hormonu olan melatonin tritofandan sentezlenir. Mide asidi azaldığında B12 vitamin eksikliğinin ortaya çıkabileceğine daha önce değinmiştim. B12 vitamini zihinsel fonksiyonlar ve ruh sağlığı üzerinde çok önemli rolü olan bir vitamindir. Eksikliğinde depresyon, uyku bozuklukları, unutkanlık gelişebilmektedir.
Bu faktörler bir araya geldiğinde mide asit azlığında depresyon, anksiyete, değişken ruh hali, uyku bozuklukları ve unutkanlık gibi şikayetler ortaya çıkabilmektedir (12),(17).
7- Enfeksiyon gelişimi: Ağız, yemek borusu ve bağırsaklar 400 ila 1,000 arasında bakteri türüne ev sahipliği yaparlar. Ancak, sağlıklı bir midede hemen hemen hiç bakteri yoktur. Bu nasıl mümkün olur? Çünkü mide asidi bakterileri öldürür. Bu durum gıdalarla alınan hastalık etkeni olabilecek bakterilerin bağırsaklara ulaşmasına engel olurken, aynı zamanda bağırsak florasında doğal olarak bulunan ancak mide, yemek borusu ve ağıza ulaştıklarında problem yaratabilecek olan türlerin de bu bölgelere taşınmalarına engel olur. Mide asidi aslında vücudun en önemli savunma mekanizmalarından birisidir. Mide asidi 3’ün altına indiğinde bakterilerin büyük çoğunluğu 15 dakikadan fazla dayanamaz. Oysa asit miktarı az olan bir mide patojenik bakterilerin bol miktarda gıda bulabildikleri karanlık, sıcak, nemli, sakin ve korunaklı mükemmel bir ortamdır. Tıpkı bir liman gibi…
Çalışmalarda mide asidi azaldığında pnömoni, tüberküloz, tifo ve dizanteri gibi enfeksiyon hastalıklarının ve salmonella, campylobacter, kolera, listeria, giardia, C.difficile gibi bakteri bulaşlarının arttığı gösterilmiştir (18),(19),(20).
8- Astım: Son yıllarda astım ve mide asidi azlığı arasında bağlantı olabileceğiyle ilgili çok sayıda bilimsel makale yayınlanmıştır. Astım hastalarının %80’inde reflü görülmektedir (50). Reflü nedeniyle bronşlarda çeşitli mekanizmalar ile (bu mekanizmaların ayrıntılarına girilmeyecektir) daralma meydana gelmekte ve astım tetiklenmektedir (21).
9- Anemi: Mide asit azlığının anemiye neden olduğu tüm klasik tıp kitaplarında yer almaktadır.
10- Osteoporoz: Mikro besin öğeleri (kalsiyum, magnezyum, B12 vitamini, C vitamini) kemik metabolizmasında doğrudan görevleri olan ve kemik sağlığı açısında çok önemli unsurlardır. Mide asidi azaldığında bu besin öğelerinin emilimleri de azalmaktadır. Eksiklikleri kemik sağlığını bozarak osteoporoza neden olur.
11- Helikobakter pylori enfeksiyonu
Yazımızın 4. bölümünde ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
Görüldüğü gibi mide asidi yalnızca sindirim sistemi için değil, başka birçok vücut fonksiyonu için de büyük bir öneme sahiptir. Sindirim sisteminde ortaya çıkan şikayetlerin gerçek sebeplerini ortadan kaldırmak yerine doğrudan mide asidini azaltmaya yönelik bir girişimde bulunmak çok yanlıştır. Bu uygulama yalnızca sindirim sistemini değil tüm vücudu olumsuz etkileyecek sonuçlara yol açabilmektedir.
Üçüncü bölümde devam etmek üzere bu bölümü burada bitiriyorum. Bundan sonraki bölümde mide asit salgısını azaltan ilaçların (proton pompa inhibitörleri PPI) tehlikelerinden bahsedeceğiz.
Sonraki bölüm (3.Bölüm) için TIKLAYINIZ.
24.Ekim.2016
KONU İLE İLGİLİ ÖNERİLEN DİĞER YAZILARIMIZ İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKLERE TIKLAYINIZ:
1- Mide ve Bağırsak Hastalıkları
2- Bağırsak Florasının Önemi
3- Probiyotik, Prebiyotik, Sinbiyotik Nedir? Sağlığımız İçin Neden Önemlidir?
4- Stresi ve Kortizol Salınımını Kontrol Altında Almanın Püf Noktaları Nelerdir?
5- Vitamin B12 Eksikliği: Ciddi Zararları Olan Sessiz Salgın
Yasal Uyarı: Bu makale özgün bir yazı olup telif hakkı yazarlara aittir. Kopyalanarak başka mecralarda kullanılması durumunda hukuki yollara başvurulacaktır. Kopyalanmadan sayfamıza link verilebilir.